Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
15/01/2018

Evrencan Gündüz sorularımızı yanıtladı

İlk kısaçaları Evrencan ve Uzaylılar'ı 4 Ekim'de yayınlayan Evrencan Gündüz, yeni albümün çalışmalarına başladı bile. Genç müzisyenle geride bıraktığımız yılı ve hedeflerini konuştuk.


Evrencan ve Uzaylılar isimli ilk kısaçalarını bir süre önce yayınladın. Şu ana kadarki tepkiler nasıl?
Gelen tepkiler beklentisi olmayan bir gruba göre çok çok iyi. Zaten her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Seneler geçtikçe, kendi bestelerimizi paylaşmamızın bu dünyada ölümsüz olmamızı sağladığını gördüm. Bestelerimizden bir kar gütmüyoruz, aynı zamanda bir yapım şirketinden bağımsız olarak kendimiz çıkartıyoruz. Halimizden mutluyuz şu anda.

Rock’tan hip hop'a, halk müziğinden blues'a yaptığın ani geçişlerle dinleyicilerini şaşırtan bir sound’un var. Sen müziğini nasıl anlatırsın?
Müziğim, Barış Manço’nun 7’den 70’e programı gibi, evrensel. Yaş skalamız çok ilginç bir şekilde büyük. Gerçekten orada olmak isteyen ve müziğimizi bizimle paylaşan herkesi bir araya çeken bir enerji yaratmaya özen gösteriyoruz. Sound’umu evrensel olarak tanımlayabilirim. Beni ve bizi, yani insanı ve tüm yaşam biçimleriyle dünyamızı anlatan, duygularımızı ve düşüncelerimizi betimleyen bir müzik. Bu müzikle, dünyanın neresinden gelirse gelsin, o insanlar ile bir bağ kurmayı sağlayabilirim diye düşünüyorum. Umarım ve dilerim herkesin yıllarca keyifle izleyeceği bir performans olur.

Şarkılarını yazarken nelerden ilham alıyorsun?
Bazen söz ve müzik birlikte geliyor. Bir anda her şey oluveriyor, yarım saat içinde her yönüyle tamamlanan bir bestem oluyor ve çok içime siniyor. Bazı zaman ise beste daha önce gelip, sözlerin yazılması zaman alıyor. Bir yaşanmışlık, bir esinti, bir etkileşim sözlerin tamamlanmasını sağlıyor. Bazen yavaşça, bazen de bir anda oluyor. Bu sizin ya da benim karar verebileceğimiz bir şey değil. Bu tamamen içinizden çıkan ve kendinizden bir parça. Bunun oluşması ve gelişmesi için ona vereceğiniz zamanı sabırla beklemeli ve hissetmelisiniz.
 


Peki yeni albüm çalışmaları nasıl gidiyor?
Yeni albümüm yani yeni kısaçalarım, geçen albüm gibi canlı kayıtlar üzerine olacak. İnternette birkaç tanesini yayınladık zaten. Ama şimdi stüdyoda tekrar kayıt altına alınacak. Yılbaşından sonra sonbahar şarkıları tadında bir konseptle 5 ya da 6 parça çıkarmayı düşünüyorum. Sonrasında da iki kısaçaları birleştirerek bir uzunçalar plak yapmayı düşünüyorum. Albüm sürecine ve çalışmalarına bu ay başladım.

İleride dönüp baktığında 2017’yi nasıl hatırlayacaksın?
2017 yılı benim için adım attığım yıl oldu. Yani hayata, kariyerime doğru adım attığım ve “şimdi yolculuğun başladı” diyebileceğim bir yıldı. Bundan sonraki yılların hepsi, umarım bu yıldan daha başarılı ve iyi geçer. Beni yalnız bırakmayan çok iyi bir seyircim var. Londra'ya bile gitsem benim için özel bir parti yapacak kadar yürekli ve iyi kalpli insanları çektiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Nereye gidersem gideyim “her zaman kalacak, sığınacak bir yerim var” hissiyatına kapılıyorum. Böyle bir şeye ihtiyacım yok ama bir kötü durumum olsa ve başıma kötü bir şey gelse, bana yardım edecek kocaman bir ailem var gibi hissediyorum. Bunu da yaratan aslında benim ve ulaştığım ya da bana ulaşan insanlarla oluşan aramızdaki muhteşem bağ. Bu hisleri bende yarattıkları için onlara buradan kucak dolusu sevgi ve teşekkürlerimi gönderiyorum.

Sokak performanslarıyla isim yaptın. Sokakta müzik yapmak sana ne ifade ediyor?
Sokak performansları hala zamanım olduğunda vazgeçilmez rutinlerimden biri. Orada kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissediyorum. Çünkü özgür insanlarla, özgür bir söyleşi yaparmış hissine kapılıyorum. Aslında şu an benim için misyonu daha farklı. Eskiden bunu gerçekten harçlık kazanmak ve istediklerimi alabilmek için yapıyordum. Şimdilerde ise hem kazandığım parayı hem de yaptığım müziği insanlara bağışlamak için oradayım. Çünkü artık benim için bağış yapma ve kazandıklarımı doğru insanlara dağıtma zamanı. Elimden geldiğince doğru yerlere, doğru şekilde insanların bizi takdir ederek sokakta verdikleri parayı, insanlar adına bağış yaparak kendi iç huzurumu korumaya çalışıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor.
 


TROY ile bir projeye başladın ve Türküleri yeniden yorumluyorsun. Bu projeyle ilgili neler söylemek istersin?
“Bu Toprakların Sesleri” projesi Kasım ayında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en sevdiği türkülerden biri olan Çalın Davulları ile başladı, türkü yolculuğunun ikinci durağı ise Aralık ayı içinde yayınlanan Vardar Ovası oldu. İnsanların bu ülkede sahip olduğu değerleri, onlara tekrar ancak biraz daha farklı bir şekilde sunmaya çalışıyorum. Tabi bunu yaparken de çok dikkat etmem gerekiyor. Çünkü formlarını çok bozmadan sunulması gereken türküler bunlar. Aslında her türkü böyle. Belli bir tarzı, belli bir toprağı, belli bir kültürü anlatan müzik türü türkü. Ve bu kültürü kendinizi katarak bunu yapacaksanız çok dikkat etmeniz gerekiyor. Ve ben elimden geldiğince kendi neslimde bu türleri yaşatmaya, güncel tutmaya, hatırlatmaya, bu formu yaşatmaya çalışan kişilerle yardımlaşarak öz benliğimizi korumada çaba sarf ediyorum.

Şu ara en çok kimleri dinliyorsun?
Türkiye'den fazla sanatçı dinlemiyorum. Her zaman olduğu gibi tabi ki Özdemir Erdoğan, Cem Karaca ve Barış Manço, kazı kazı bitmeyen cevherleriyle beni aydınlatmaya devam ediyorlar.