Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
09/12/2020

Güler Özince, yeni albümü Zihnimin Odaları'nı Postkolik'e anlattı

Yerli sahnemizin yeni nesil temsilcilerinden Güler Özince, “Zihnimin Odaları” adlı albümünü kısa süre önce müzikseverlere buluşturdu. Biz de bu vesilesiyle kendisine merak ettiklerimizi sorduk.

Pandemi sürecinde her birimiz zihnimizin odalarına hapsolduk… Peki bu şarkılar bu dönemde mi ortaya çıktı?
Hayır, pandemide yazdıklarımı henüz dinleyici duymadı. Bu albümdeki şarkılar, benim son sekiz yılda yazdıklarımın içinden seçtiğim ve konserlerimde de söylediğim şarkılardan oluşuyor. Dinleyenler evlerinde otururken zihnen gezinsinler, hazır içerideyken de umut ve huzur bulsunlar istedim.

Albümde Bossa, Gipsy, Latin, Samba, Jazz ve Hicaz gibi birbirinden farklı türler iç içe geçmiş. Bu bütünlüğü yakalamak zor olmadı mı?
Hayır olmadı. Formları farklı olsa da kaynakları aynı olduğundan, kendi içinde zaten bir bütünlük sağlıyordu. Ben Dünya müziklerini severek ve ilgiyle dinlerim. Dolayısıyla müziğime de ilham verirler. Albümü tek bir tarz ile tanımlamamak beraberinde anlaşılmama endişesini getirdi mi? Bugüne kadar hiç bir konuda bir şeyleri tek bir başlık altında toplama kaygım olmadı. Ben çeşitlilik, yenilik ve nicelik aşığı bir insanım. Kaldı ki senin de az önce söylediğin gibi, bütünsel olarak bir başlığı var: Dünya müziği :) Ayrıca endişe, deneyimlemekten pek hoşlandığım bir his değil, mecbur kalmadıkça endişeye pek kapılmıyorum.

‘Zihnimin Odaları’, birçok duygu durumunu ve aynı zamanda güncel olayları anlatan bir albüm. Sen nasıl tanımlıyorsun?
Güçlü olmayı, vazgeçmeyi de bilmeyi, kabullenmeyi ve umudu her koşulda korumanın önemini, ironik yollarla anlatan şarkılardan oluşan bir albüm olduğunu söyleyebilirim.

Albümde senin için özel bir şarkı var mı?
Tüm şarkılar yaşanmışlıklarımı öylece samimi bir niyetle ulu orta döktüğüm çalışmalar. Ama illa bir tanesini öne çıkarmam gerekirse, "Ben bu Dünyaya sevmeye geldim, Bakalım kimmişim, bulmaya geldim'' dediğim Tarafsızım şarkısı olsun.
 




Kimlerle çalıştın albüm için?
Bu albüme katkı sağlayan pek çok önemli isim oldu. Ama en çok emeği geçenler, şarkılara birlikte hayat verdiğimiz ekip arkadaşlarım; Batuhan Çaylak (Klasik gitar, piyano ve saksafon), Emre Tankal (Akustik ve elektrik gitar) Onurcan Çağatay ve Efe Gazi (Trompet), Mehmet Ali Şimayli (Davul), Furkan Arınkal (Bas gitar) Nihal Saruhanlı (Perküsyon) ve mix’lere imzasını atan sevgili Erim Arkman oldu. Bu isimler dışında Ozan Türkan, Anıl Çifter ve Mert Yüksel kayıt masasında yer aldılar. Pandemi molasıyla birlikte yaklaşık bir yıl süren kayıtlar üç ayrı stüdyoda gerçekleşti. Mastering ise Evren Arkman tarafından yapıldı.

“Çevrimiçi”, günümüz ilişkileri üzerine bir şarkı… Pandemi sürecinde de artık iyice dijital ilişkilere alıştık mı?
Şu dönem itibariyle bende hiç bir şey yaşanmıyor ne yazık ki :) Bir süredir tek gündemim bu albümdü; ancak ben aşkı çok severim, aşk da beni:) Dijitalmiş, analogmuş, gerisi detaydan ibaret benim için. Aşk, bunların çok ötesinde bir yerde yaşanıyor neticede. ‘Tarafsızım’, hepimizin içinde bulunduğu duruma bir isyan şarkısı gibi duruyor. Bu şarkı benim için bir isyan değil, bir manifesto niteliğinde. Korku ve nefret yerine, sevmekle ve kim olduğuma odaklanmakla ilgili bir bildiri özünde. Dinleyeni etkisi altına almasının temel nedeni de, herkesin bu dünyaya masum ve çıplak gelmiş olmasıyla ilgili olabilir bana göre. Hikayesine gelince: 2016 yılında, şöyle dönüp bir Dünya'ya baktığım, sıkıcı haberlerle dolu bir günde yazmıştım.

Sektörün içinde bulunduğu zor durum seni nasıl etkiliyor?
Beni de herkes kadar etkiledi tabii. Sahneler bizlere gelir kaynağı olmaktan öte, ruhumuzu en çok besleyen ön bahçeler. Orası ıssız olduğunda, yerinizi korumanız kolay olmayabiliyor. Birçok sanatçının en büyük geliri dijiital dinlemeler olsa da müzik sektörü sadece sahne üstünden ibaret değil. Binlerce müzik emekçisi ve sahne çalışanı derinden yara aldı. Maalesef ülke yetkilileri de bu durumu görmezden gelmeye devam ediyorlar. Buna rağmen, bugünleri geride bıraktığımızda, çok daha kaliteli günler yaşayacağımıza inanıyorum. Müzik sektörü pandemide büyük zarar görse bile, müzik her zaman ruhsal besin kaynağımız olarak var olacaktır ve dilerim ki bunun da altından çok güçlü bir şekilde kalkacağız hep birlikte.