Yeni Brad Pitt filmi Ad Astra ile yıldızlara doğru yolculuk yapıyoruz

Brad Pitt’e doymak diye bir şey mümkün olabilir mi? Daha geçtiğimiz ay Once Upon a Time in... Hollywood’da izlemiş olmamıza rağmen bir ay geçmeden yepyeni bir Brad Pitt projesi daha vizyona giriyor ve halimizden fazlasıyla memnunuz. Pitt’i seyrek gördüğümüz bir tür olan bilim kurgu sinemasında izleyecek olmak da keyfimize keyif katıyor. Uzun zamandır haberlerini aldığımız ancak bir türlü kavuşamadığımız Ad Astra’ya nihayet sayılı günler kalmışken, astronot kıyafetlerimizi giyelim ve mevzuya hızlıca dalalım:
 

Bu tarz filmlerdeki kahramanların gezegenin son umudu olmalarına takılmamak elde değil. “Koca gezegeni sen mi kurtaracaksın?” diye sorasımız gelse de Brad Pitt’e bir kıyak geçmeden edemiyoruz. Brad Pitt’in kurtardığı bir dünyada yaşamak ayrıcalıktır diyoruz ve filmin detaylarına iniyoruz. NASA'nın en başarılı astronotu Roy McBride, hayatının en önemli görevine gönderilmeye gün saymaktadır. Güneş Sistemi'nin dış çeperine yapacağı seyahat, aslında uzun yıllar önce bu bölgeye gitmekle görevlendirilen babasını kurtarma görevidir. Roy, babasının üzerinde çalıştığı çok gizli bir operasyonun etkilerinin Dünya'daki canlı yaşamını tehdit etmesi sebebiyle bu göreve gönderilmiştir. Göreve çıkarken bilmediği iki şey vardır; bu yolculuğun sıradan bir kurtarma operasyonundan çok daha fazlası olduğu ve babasıyla hesaplaşması gereken şeylerin psikolojisini ne kadar derinden etkileyeceği! Ad Astra, “Düşünen adamın filmi” olmakla övünen yapımlardan biri. Bu arada ufak da bir bilgi verelim; Ad Astra, “yıldızlara doğru” anlamına geliyor.
 

Hedefi yıldızlara doğru gitmek olan bir filme de zaten böyle kadro yakışırdı! Brad Pitt zaten cepte. Pitt’in babası rolünde efsane oyuncu Tommy Lee Jones’u seyredeceğiz. Loving filmindeki olağanüstü performansıyla Oscar adayı olan Ruth Negga da Ad Astra kadrosunda gizemli bir rolde karşımıza çıkacak. Brad Pitt’in eşi Eve McBride rolünde yılların güzelliğinden zerre götürmediği Liv Tyler karşımıza çıkıyor. Ustaların ustası Donald Sutherland ise, Albay Pruitt rolüyle Brad Pitt’i uzaya gönderen ekibin başında olacak. Saydığımız isimlere şöyle bir bakınca bile yıldızların sadece gökyüzünde olmadığına dair inancımız pekişiyor.
 

Ad Astra gibi bir filmin yükünün altına girecekseniz, bunu alanında en iyi olan isimlerle yapmanız şarttır. Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen isim, son yılların önemli rejisörlerinden James Gray. We Own the Night, Two Lovers, The Immigrant ve The Lost City of Z gibi birbirinden farklı tarzlarda başarılı yapımlara imza atan yönetmen, kendi kariyerinin ilk bilim kurgu yapımı olan Ad Astra ile Hollywood piyasasında bir üst lige çıkmayı hedefliyor. Ad Astra’nın senaryosuna Ethan Gross da yardım etmiş. The Lost City of Z’de de James Gray’le çalışmış olan Gross’un, bilim kurgu hayranlarının favorilerinden olan Fringe dizisinin senaristlerinden biri olduğunun altını çizelim. Ad Astra'nın daha fragmanları izlerken içimize işleyen müziğine imza atan besteci Max Richter ise, son yıllarda kendi alanında favorimiz olan isimlerden. Bugüne dek Lore, The Nun, The Leftovers, Black Mirror, Arrival ve Mary Queen of Scots gibi pek çok başarılı projede notalarını dinlediğimiz Richter'in Ad Astra için yaptıklarını duymak için sabırsızlanıyoruz. Böyle muazzam görsellikte bir filmin görüntü yönetmenliği de ancak Hoyte van Hoytema gibi usta bir görüntü yönetmenine emanet edilebilirdi. Her, Interstellar, Spectre ve Dunkirk gibi görsel şölenlerde imzası bulunan Hoytema'nın Ad Astra'dan sonraki projesinin yeni Christopher Nolan filmi Tenet olduğunu da hatırlatalım. Okuduğunuz gibi, Ad Astra’yı beklemek için çok sebebiniz var, ne mutlu ki kavuşma yakın. Ad Astra, ülkemizde 20 Eylül’de vizyonda olacak.