Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
DİĞER
10/04/2019

Şehirde yeni mizah: Malt Kafası

7 Şubat’ta BKM Mutfak’ta Uykusuz Dergisi çizerlerinin katıldığı bir etkinlikle lansmanını gerçekleştiren Malt Kafası, muhabbeti, rahatlığı ve gündelik mizahı hayatımıza katmaya geliyor.


Malt Kafası’nı öyle uzaklarda aramaya gerek yok. O çok yakınımızda, çok içimizde. Mesela oturma alanı geniş, şöyle bol yastıklı, illa ki yayılacağınız koltukları düşünün. İşte o, tam malt kafası koltuktur. Arkadaşlarınızla sahile, parka gitmek için binbir hazırlık yapmak, atıştırmalıkları tek tek hazırlamak, güneşin en güzel vurduğu yeri bilmek, sekiz saat oturduğunuz yerden kalkmamak. İşte bu yaratıcılık, bu icatçılık, bu rahatına düşkünlük Malt Kafası insanın karakterine işlemiştir. Malt Kafası, “Nereye gidelim?” dendiğinde ev gibi samimi yerlere gitmek istemek, akustiği yüksek sesli dans pistli müziğe tercih etmektir. Cuma planlarını bir stand-up’a gidelim, gülelim, muhabbetimizi edelime bağlamaktır. Uzun lafın kısası Malt Kafası muhabbettir, rahatlıktır, gündelik mizahtır. Yorgunluğa, karamsarlığa, can sıkıntısına iyi gelir.

Malt Kafası, lansmanını 7 Şubat’ta BKM Mutfak’ta Uykusuz Dergisi çizerleriyle birlikte gerçekleştirdi. Uykusuz Dergisi’nin üyelerinden Vedat Özdemiroğlu, Emrah Ablak, Cem Güventürk, Cihan Ceylan, Yetkin Gülmen, Vedat Özdemiroğlu, Alpay Erdem’in katıldığı gecede çizimler ve stand-up performansları adeta havada uçuştu. Bir konsept etrafında şekillenen etkinlikler 5 Nisan’da İzmir’de “Mezar Taşını Tasarla” Günü, 4 Mayıs’ta İstanbul’da Dünya Karikatür Günü, 29 Eylül’de Eskişehir’de Aptalca Soru Sorma Günü ve 6 Ekim’de Ankara’da Gülümseme Günü şeklinde de devam edecek. Şimdi gelin Malt Kafasını Uykusuz yazar ve çizerlerinden dinleyelim:

 

VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Malt Kafası, bence bir mizahi zihin alışverişi anlamına geliyor. Hayat, biraz da birlikte güzel zaman geçirebilmek demek. Beraber eğlenebilmenin yöntemlerinden biri de bence bu... Mizahçı, rahatsız adamdır. Tüm rahatsız olanlar adına ve son topu kullanırcasına tepki gösterir. Bu tepkiyle rahatlar ve rahatlatır... Çizeceğim ya da anlatacağım konuları ben değil, daha çok onlar beni buluyor. Tesadüf ettiklerim arasından en yüksek elektrik taşıyanları seçiyorum. Güncel konular tabii ki öncelikli... Elbette, her mizahçı yaşadıklarıyla mizahı yeniden keşfeder. Yine elbette, ülkem bana fazlasıyla ilham veriyor. Gerçi ben nerede doğarsam doğayım, mizahçı olurdum diye düşünürüm. Esprinin yeri ve zamanı olmadığından mizahtan ayrı günlük bir yaşamım yok. Ama unutmayın, komik algısı yüksek olanların hüzün algısı da yüksek olur. Önceliğim yazarlık. Mizah yazarı olmak bana fazlasıyla mutluluk veriyor. Komedyenlik, senaristlik ya da reklamcılık da çok zevkli ama benim için evvela mizah yazarlığı...


ALPAY ERDEM
Malt Kafası, bence her şeyden önce eğlence demek. Yaşamı arkadaşlarımızla daha neşeli kılabildiğimiz bir kafadır Malt Kafası. Karamel bir rengi var. Rengi karamel olan bir şey nasıl sevilmez? Malt Kafası’nın insanları bir araya getirmesi hoşuma gidiyor. Böylelikle birbirimizden beslenebiliyor ve mutlu anlar yaşayabiliyoruz. Bence mizah her şeyden önce disiplinli insanın işi. Tabii yetenekli olmak ve çok çalışmak da lazım. Rahatlık sahnede iyidir. Fakat bu da mizahçının yaptığı işe ve duyduğu özgüvenle doğru orantılı oluyor. Eğer işine güvenmediğin halde bir de rahatsan, bu durum nahoş bir görüntü verebilir. Yani kısaca bence mizah, rahatsız insanların, iyi mizah yapmaları sonucu rahata ermeleridir. Gerçeklik sevdiğimden, genelde hayatın tam içinden besleniyorum. Tabii ki biraz süslüyorum, o da bu işin bir güzelliği. Bazen ezber bozmayı ve aforizmalarla oynamayı da seviyorum. Her zaman bir şeye farklı bakmak hoşuma gidiyor. Sıradan mizah hiç sevmem. Aslında espri yapmayı da sevmem pek. Ben, başı sonu olan komik hikayelere aşığım.

 

CEM GÜVENTÜRK

Malt Kafası, aslında benim için samimiyet ve dostluk demek. Her Malt Kafası gecesinde bunu bir kez daha anlıyoruz. Çok eğlenceli anlar yaşıyor ve paylaşıyoruz. İnanılmaz bir bağ oluyor, Malt Kafası da bu işin anahtar noktası oluyor. Paylaşım ve dostluk; birbirlerine çok yakışan tabirler, zaten formüldeki üç ayrı arpanın bağı ve dostluğu tüketiciye de bize de yansımış durumda. Aramızda çok sıkı bir dostluk ve paylaşım alanı oluştu diyebilirim. Mizah, derdi olan adamın işidir. Bir derdiniz olması gerekiyor ki bir şeyler söyleyebilin. Hepimizin bu işi yaparken çıkış noktası bu olmuştur diyebilirim. Bir şey söylemek istiyorsunuz ve karikatür çok güçlü bir dil. Dışarıdan çok kolay görünen çok rahat yapıldığı öngörülen bir mesleğimiz var ama; işin içindeki değişkenler ve sorumluluklar bu işi sandığınızdan çok daha zor hale getiriyor. Mesela kariyerime başlamadan önce çalıştığım farklı sektörlerdeki mesleklerde, karikatürist olsam çok rahat bir hayatım olacağını varsayıyordum. Ama şu an çok daha yoğun bir tempo ve disiplinle çalışıyoruz. Ben karikatüristim, sahne bana çok farklı ve korkunç geliyor. Yakın zamanda bir TED konuşması gerçekleştirdim; orada da bir kez daha anladım ki çok başka bir alan o. Karikatür biraz daha fikirlerin demlenmesiyle, işlenmesiyle alakalı olduğundan, bana daha yakın geliyor. Sahnedeki gibi anlık bir reaksiyon yerine ben okuyucunun uzun süre aklında yer etmeyi seviyorum.

 

YETKİN GÜLMEN

Mizah, daha çok dertli ve derdini anlatmak isteyen insanın işidir. “Ooh keyfim yerinde dur biraz mizah yapayım” diye bir şey yok; tam tersi genelde gerilim içinde kalmakla ilgilidir ve korkunun, sıkıntılı durumların içinden çıkar. Çirkin olanı dürter, kralı yerer, otorite veya iktidardan gelen adaletsizliğe ayna tutar. Mizahçı, tüm bunlardan sonra belki bir duş alıp rahatlar, çimlerde yalın ayak yürüye de bilir, bunlar hep rahatlatıcı şeyler... Mizah üretirken yaşanmamışlıklardan ve bulunmadığım ülkelerden ilham almayı çok isterdim. Doğduğum günden bugüne kadar Allah ne verdiyse ilham kaynağım oldu, hoş, vermedikleri de ilhama ilham kattı. Her an çeşitli durumlarla, olasılıklarla, korkularla, trajedilerle, doğal ya da doğal olmayan duygularla çevriliyiz yani mizah bu anları anlamaktan geçer, buna kafa yoran, mesai harcayan insanın güncel yaşamına mizah zaten çoktan girmiştir.

 

CİHAN CEYLAN

Malt Kafası, insanların herkesi kendi gibi sanması, bu yüzden de çok üzülmesi, asla kin tutamaması ve kimsenin kötülüğünü istememesidir. Mizah, rahat adamın işi değildir. Özellikle karikatür yürek ister. Her hafta bir köşe çizmek ve yayınlamak falan çok ağır bir iştir. Cesaret ve Alman disiplini lazımdır. Rahat adam yapamaz bu işi. Çizeceğim konuları düzenli çalışırsam buluyorum. Hafta içi üç dört gün çıkıp kütüphanelerde ya da kafelerde eskiz yaparak espri düşünüyorum. Oturup çalısınca illa ki bir şeyler çıkıyor. Ürettiklerimin çoğu yaşanmışlıklardan oluşuyor. Bugün yaşadığımı bugün çizmek gibi değil ama... Çocukluk var, aile var, komşu var, esnaf var, akılda kalanları süzgeçten geçiriyorsun... Evrensel mizah yaptığım söylenemez, Kanada'dan ilham nasıl alayım, buradan alacağım elbette. Günlük yaşamımda mizah hep var. Zaten dünyada günün belli saatleri mizahla uğraşan mizahçı da yoktur.

 

EMRAH ABLAK
Malt Kafası, bütün insanlık tarihini açıklayan kafadır. Yani Malt Kafası var olan dünya hayatının, sosyal hayatın, bilimsel hayatın, yani hepsinin parantezidir; çünkü malt arpadan elde edilir, arpa insanlığın ıslah ettiği ilk bitkidir ve en temel besin kaynağıdır. Malt kafası budur. Mizah elbette rahat adamın işidir ama bütün bu rahatlığın alt yapısında çocukluktaki bütün o sıkıntılar, yalnızlık ve bir çocuğun kendi kendini eğlendirme çabası yatar. Çocukken kendini eğlendirme mesaini vermiş insanlar büyüyünce rahat mizahçı olurlar. Kendini eğlendirmeyi başaran insanlar başkalarını da eğlendirmeyi başarır. Üretirken yaşanmışlıklardan ilham alıyoruz; çünkü yaşanmışlıklar bizde izler bırakıyor ve sanatçı olarak sen o izleri sanatınla dile getirmeye çalışıyorsun. Kişisel tercihim tabi ki de çizgi; çünkü kendimi senelerdir çizgiyle anlatmayı başarmış birisiyim. Sahne çok başka bir disiplin, çok başka bir performans.