Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
02/03/2021

Ogün Sanlısoy ile yeni albümü 'Yaşamaya Devam' üzerine konuştuk

Ogün Sanlısoy, Sony Music etiketiyle yayınladığı yeni albümü “Yaşamaya Devam” ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Yedisi yeni, dördü eski şarkıların akustik versiyonu, toplam 11 şarkıdan oluşan albümü rock müziğin sevilen isminden dinledik.

“Yaşamaya Devam”, tam da bu dönemde ruhumuzun ihtiyacı olan güzel ve renkli bir albüm olmuş. Albümü sen nasıl tanımlıyorsun?
Niyetim elektrikli bir albüm, sonrasında akustik bir albüm yapmaktı. Ama salgının başlamasıyla değişen şartlar, planlarımda değişikliğe gitmeme ve bu albümü öne almama sebep oldu. Salgın döneminde tüm konserler iptal oldu ve müzik sustu. Ama aslında müziği susturmak öyle kolay değildir, su gibi sızar her yerden. Albümün çıkış yeri biraz da bu noktaydı. Amfilere, mikrofona ve hoparlöre ihtiyaç olmadan bir mekanda oturup enstrümanlarımızı alıp, müziği en doğal haliyle nasıl yaparsak, bu albümün tınısı da o minvalde olmalı diye düşündüm. Temel enstrümanlarımız davul, bas gitar ve akustik gitarlar olacaktı. Şarkıların hislerine göre bazı akustik enstrümanları da eklemeyi düşündüm. Piyano, ud, cümbüş, çello, akordiyon, buzuki, keman, ukulele ve armonika gibi farklı sesler, şarkılara başka bir hava kattı ve albümün renkli olmasını sağladı.

Artık yeni bir grubun da var. Bize biraz grubundan bahseder misin?
Eski grupla yolları ayırdıktan sonra yeni bir ekip kurmaya karar verdim. Birlikte uyumlu çalışabileceğim ve iyi anlaşabileceğim bir ekip olmalıydı. Hem davul, hem bas, hem de gitarist bulmak pek kolay iş değildir. Basçımız Cem Gürel benim eski dostumdur, daha önce birkaç konserlerimde yer almıştı. İlk onunla konuştum. Alpay Şalt ise 1990’larda Whiskey’de çaldığı dönemden beri tanıdığım aynı zamanda üniversiteden okuldaşım, değerli ve sevilen bir davulcudur. Alpay ile hem yeni albüm hem de arkasından gelecek konserler için çalışmaya karar verdik. Gitaristimiz Fırat Öz ise, zaten Murder King grubundan tanıdığım çok iyi bir gitarist ve solist. Pandemi nedeniyle çok konser verme şansımız olmadı ama olan konserler ve provalar bana bir sonra yapmayı planladığımız elektrik albüm için ziyadesiyle umut verdi.
 



Albümdeki şarkı ve enstrüman uyumu çok güzel. Enstrüman ve konuk müzisyen seçimlerini neye göre planladın?
Eski albümlerimde çalıştığım Cengiz Ercümer’in üç şarkıda yine perküsyon çalmasını düşünmüştüm. Eski albümlerimde de konuk olan kemancı Veysel Samanlıoğlu, “Kaldım İstanbul’da” ve “Kaybettik Severken” adlı parçalarımda bana eşlik etti. “Geri Dönemem” adlı şarkımda Dengin Ceyhan'ı davet ettim, harika bir piyano partisyonu hazırladı ve şarkıya çok yakıştı. “Ayrı” isimli şarkımda çellist arkadaşım Çağ Erçağ yoğunluğuna rağmen vakit ayırıp kayıtlarımıza geldi. Pentagram grubundan arkadaşlarım gitarist Metin Türkcan “Mavi Gökyüzü” adlı şarkımda ukulele, Ozan Tügen “Bana Bi Sor” adlı şarkımda akordiyon, “Yaşamaya Devam” adlı şarkımda da buzuki çaldılar. Daha önce tanışmadığım ama eskiden beri tanışıyormuşuz hissi veren sevgili Fatih Ahıskalı da iki şarkımda hem ud hem cümbüş çaldı. “Merhem” adlı şarkıma da ben armonika çaldım.

Albümde Ceylan Ertem ile düetin var. Düet yapmaya nasıl karar verdiniz?
Şarkı seçimini Ceylan Ertem’e göre mi yaptın? “Bekledim” adlı şarkının demo aşmasında hep Ceylan’ın bu şarkıyı söylemesini hayal ediyordum. Zaten eskiz çalışmalarda şarkının ismi henüz yokken hep “Ceylan" diye not almışım. Ceylan, 2006 yılından beri tanıdığım, son zamanlarda da solo olarak da çok başarılı bulduğum bir arkadaşım. Sağ olsun, bu teklifimi kabul etti bence güzel bir düet oldu.
 



İlk klip parçan Kaldım İstanbul’da’nın yönetmenliğini üstlenmişsin. Pandemide klip çekmek senin için nasıl bir deneyim oldu?
“Sen Uyurken” albümümde yer alan “Sen” isimli şarkımın klip yönetmenliğini de ben yapmıştım. Bu albümde klip gündeme gelince, Sony Müzik'ten gelen teklif ve destek ile yine yönetmenliği üstlenmeye karar verdim. İstanbul, tarih ve kültür olarak çok zengin; birçok uygarlığa zemin olmuş çok büyük bir şehir. Bu dönemde hafta sonları sokağa çıkma yasağını göz önüne alarak şarkının sözleriyle de uyumlu bir senaryo düşündüm. Boş bir İstanbul’da, yalnız kalan, geçmişini, anılarını ve sevdiklerini arayan bir kişinin hikayesi olarak tasarladım. Çekimler iki gün sürdü. Benim açımdan hem kamera önü hem kamera arkası biraz yorucu olsa da çok keyif aldığım bir çalışma oldu.

Önümüzdeki günlerde bizi ne gibi projeler bekliyor?
Bir klip daha çekmeyi düşünüyoruz, ondan sonra duruma göre belki üçüncü klip gelir. Bu albüm sonrası yeni ekibimle, elektrikli daha sert bir albüm yapma planımız var, onu hayata geçirmek istiyorum. Pentagram ile çalışmalarım da devam ediyor.