Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
03/07/2019

Mert Gider ilk solo teklisi Şenol Abi'yi anlattı

Efsanevi pop-rock prodüktörü Rıza Erekli'nin katkıları ve Mert Tunçmakas’ın aranjörlüğüyle ilk teklisi Şenol Abi’yi yayınlayan Mert Gider; sorularımızı yanıtladı.   

Müzikle ilişkin nasıl başladı?
Çocukken gördüğüm her enstrümanı alsınlar diye tuttururdum. En sonunda eve minik bir gitar ve abim için org geldi. Ben bunları hiç bırakmadım. Böylece geçici bir heves olmadığı da anlaşılmış oldu.

İlk besteni yaptığında kaç yaşındaydın?
İlk şiirimi ilkokulda, ilk bestemi orta sonda yaptım.

Yıllar içinde müzikle olan ilişkin nasıl gelişti?
Benim için şarkı yazmak çok doğal, zaten sanki herkesin yaptığı bir durummuş gibiydi. Kopuk kopuk temalar bulup, üzerlerinde çok  çalışmasam da yıllar içinde bir çok şarkı yazdım. Bunları kaydedip insanlarla paylaşma hissi ve de fikri ise biraz geç geldi :)
 

 

Müziğe olan yeteneğini kim keşfetti?
Annem olabilir. Ailemde hiç müzisyen olmamasına rağmen hiç garipsemediler ve her zaman destek oldular.

Grup olarak müzik yapmanın avantajları ve dezavantajları nelerdi?
Belli bir ruh yakalama, fikir alışverişi yapma açısından müthiş bir şey grup müziği. Fakat zamanımızda, -belki eskiden de hep böyleydi bilmiyorum, herkesi bir araya toplama ve aynı mesaiyi aynı heyecanla yapacak insanlar bulmak gerçekten zor.

Kariyerine tek başına ilerlemeye karar vermek şimdiye kadar sana neler kattı?
Daha önce bir karar iki kişiden çıkıyorken şimdi yalnız karar vermek durumundayım. Çok çabucak karar verebilen bir insan olmadığımı düşünürsek kendimi geliştirme anlamında çok şeyler kattığını söyleyebilirim :)
 

 

Müzik piyasasının günümüzdeki durumu ile ilgili neler söylersin?
Müzik dünyasının durumu çok karmaşık. Bu konulara girersek çıkamayız diye derinlemesine dalmıyorum. ’Piyasa’ kelimesinin iticiliğini düşünmeyip müziğe dürüstçe yaklaşan herkesin bir gün doğru dinleyiciye ulaşacağı kanaatindeyim.

İlk solo teklin Şenol Abi’nin hikayesi nedir?
Şenol Abi eskiden oturduğum evin karşısındaki bakkal. Sağolsun bize veresiye şeyler verir fakat ödeme yaptığımızda bunları silmeyi unuturdu. Evden taşınma sırasında nakliye stresi, ne yapacağını bilememe, parasızlık ve güzel hayaller kurmaya çalışırken sürekli dış etkenlere maruz kaldığım bir dönemin şarkısıdır.

Rıza Erekli’yle çalışmak sana neler kattı?
Rıza Erekli sadece inanılmaz müzik yeteneği ve bilgisiyle değil, hayatla ve daha birçok konuda kafanızı açar, ilham verir, siz ne kadar hayalciyseniz O, o kadar gerçekçidir. Ondan öğrenecek bir şey her zaman vardır. Bu yüzden çok şey kattı ve katmaya devam ediyor.
 

 

Şarkının klibinden de biraz söz eder misin?
Klip fikri, müzisyen ve yönetmen dostum Bora Çifterler’le bir akşamüstü kış çayı içerken bir anda çıkıverdi. Sokaklarda dans edip yürüdüğüm hallerim gayet doğal bir şekilde çekildi. Aslında klibi o şekilde bırakacaktık fakat sonra bir şeyler daha ekleyip bir bütünlüğe oturtmak istedik ve görmüş olduğunuz kalabalık sahneler Hallak isimli berber dükkanında arkadaşlarımızın gelip destek vermesiyle yapıldı. Akın Eldes her zaman müzik konusundaki birikim ve deneyimlerini cömertçe benimle paylaştı ve birlikte fikir alışverişi yapmayı sürdürüyoruz. Klipte ve fotoğraf çekimlerinde de her zaman yanımda olan Zeynep Yenge Vintage ve müzisyen, fotoğrafçı arkadaşım Veys Çolak'ın da katkıları büyük. Buradan hepsine tek tek teşekkürlerimi sunuyorum.

Müziğe dair gelecek planların, hayallerin neler?
Kısa aralıklarla yeni şarkılar çıkarmak ve tabi ki dostlarımızla konserlerde buluşmak.

Uzun yıllar sinema sektöründe çalışmış biri olarak sinema sektörü hakkında neler söylersin?
Sinema muhteşem bir şey ama sektör kötü :)
 

 

Sinemayı tamamen bıraktın mı yoksa ona dair başka hayallerin var mı?
Sinema aşkı kanınıza bir kere girmişse sizi bir daha bırakmıyor. Evet film çekmek gibi hayallerim var, totem yapıyorum söylemem ama şu anda da sürpriz bir isimle birtakım çalışmalara başlamış durumdayız.

Bundan on yıl öncesine gidip kendine bir tavsiye vermen gerekirse, ona ne derdin?
Zamanı gelince anlarsın derdim :) Kendiniz de olsanız deneyim etmeden gerçekten anlamamız zor gibi duruyor.

Hem işin mutfağında hem de sahne önünde olmanın avantajları neler?
Stüdyoda olmak, orada vakit geçirmek; hayalinde duyduğun, kafanda çalan müziği gerçeğe ne kadar yansıtabileceğini, sınırlarını görmek ve başka kulaklarla fikir alışverişi yapmak adına oldukça önemli. Tüm bunları yaparken de hem sound, hem teknik olarak sahneyi de gözeterek çalıştığımız için bize katkısı büyük oluyor. Sahnede de stüdyo ortamında yaptığın bir şeyin canladırmasını yapıyoruz gibi aslında. Kimi müzisyenler kayıda en yakınını sahnede sergilerken, kimisi bambaşka bir soundla sahneye çıkabiliyor. Kendi adıma bu ikinci gruba daha yakın olduğumu söyleyebilirim.
 

 

Kulaklığında kimler var, buralar hangi türler ve temsilcileri ilgini çekiyor?
Pink Floyd, Leonard Cohen, Polo&Pan ve The Knife arasında gidip geliyorum.

Müzikte geleneksel tarafta mısın yoksa yeni müziklere açık mısın?
Her konuda olduğu gibi müzikte de geleneğe takılmanın bizi geliştireceğine inanmıyorum.

Şarkı yazarken sana neler ilham veriyor?
İyi ya da kötü herhangi bir şey ilham verebilir fakat melodi ve sözlerin, en çok yalnız başıma yürürken geldiğini farkediyorum.
 

 

Müzik uğruna yaptığın en büyük fedakarlık neydi?
İşimden istifa etmek.

Bizim aracılığımızla dinleyicilere söylemek istediğin bir mesaj var mı?
Konserlerde buluşmak üzere!

Son olarak bu yaz heyecanla beklediğin bir sanat olayı var mı?
Heyecanla beklediğim şeyler olmasa bile dediğin olayları elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Bulutsuzluk Özlemi’nden yıllardır beklediğimiz ‘Bedrettin Destanı’ sanıyorum hazır olacak. Bunun dışında şimdi aklıma ‘şu var’ diye bir şey gelmedi. Kendim yeni şarkılar çıkaracağım için epey heyecanlıyım.