Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
07/03/2021

Melisa Uzunarslan, yeni albümü Büyük Buhran’ı anlattı

Melisa Uzunarslan, prodüktörlüğünü de üstlendiği yeni albümü Büyük Buhran’ı müzikseverlerle buluşturdu. Melankolik bir havaya ve akustik tınılara sahip altı şarkılık EP’yi Melisa Uzunarslan’dan dinledik.

‘Büyük Buhran’ tam da pandemi dönemine uygun bir albüm ismi olmuş. Bu süreci nasıl geçirdiğinden bahseder misin?
Pandemi kuşkusuz hepimizi derinden etkiledi. Kendi adıma, bolca konser vermeyi ve yeni atılımlar içinde olmayı hedeflediğim bir yıldı. Ama pek çok kişi gibi istemeden psikolojik olarak sıkıntılar yaşadığım, korktuğum ve 2-3 ay yataktan çıkamadığım bir sürece dönüştü. Tabii ki boş durmadım. Serkan Ferat ile 2019’da hazırladığımız iki düet çalışmasını yayınladık. Geçtiğimiz Mayıs ayında bu şarkılara uzaktan klip de çektik. Yakın dostum ve eski orkestra arkadaşım bas gitarist Burak Kulaksızoğlu, durumumu fark edip ev stüdyosunda yaptığı alt yapıları yollamasıyla üzerimdeki ölü toprağı da adeta gitti diyebilirim. Psikolojik olarak yavaşça kendime gelmeye başladım. Hatta albümdeki “Öksüz” şarkısının müziği ve düzenlemesini ortak yaptık. Bu süreçte müzikal ve psikolojik anlamda ayağa kalkmamda Serkan’ın emeği büyük.
 



Büyük Buhran, ilk albümün Tanıdığım En Güzel Deli’den hem sound hem de içerik olarak farklı bir yerde duruyor.
Her şeyden önce yaşadıklarımı anlatmayı seviyorum. Ayrıca iyi gözlem yapan biri olduğumu da düşünüyorum. “Tanıdığım En Güzel Deli”, çok farklı bir mod içindeyken hazırladığım bir albümdü. O dönem festival sahnelerinde rock sound ile yer almak istediğim için Can Algeç ile öyle bir albüm hazırlamıştım. Büyük Buhran’da ise hayatımda çok şey değişti. Güvenli alanım olarak kabul ettiğim şeyleri bırakıp kendi yoluma gittiğim, tekrara düşmeden yepyeni şeyler yapmak için kararlar aldığım ve zaten sırf bunlar için bile gerilip, düşünürken üstüne gelen pandemi ile normalde taktığım şeylerin ne kadar manasız olduğunu ve ne olursa olsun ayağa kalkmam gerektiğini gördüğüm ve deneyimlediğim bir dönemin içinde yazıldı bu şarkılar. Kızdığım, özlediğim, olmasını hayal ettiğim şeyleri yazdım.

Albümün kayıt aşaması nasıl geçti?
İkinci albümümde bu kez düzenlemeleri ben yaptım ve albümün müzikal prodüktörlüğünü üstlendim. Bana en farklı gelen kısmı ise, albümü tamamen uzaktan çalışarak yapmış olmamız oldu. Herkes kendi stüdyosunda kayıtlarını gerçekleştirdi ve hiç bir araya gelemedik. Albümde bas gitarları Burak Kulaksızoğlu, gitarları Nurkan Renda, davulları da Arbak Dal çaldı. Miks Murat Bulut, Mastering ise Çağlar Türkmen tarafından yapıldı ve DMC etiketiyle yayınlandı.
 



Büyük Buhran’da yine pek çok aşk şarkısı var ama ‘Palavra’ ve ‘Süheyla’ çok başka yerde duran iki parça olmuş.
Evet biraz öyle oldular. “Palavra”, aslında benim yıllardır sorguladığım bir konunun artık iyice yüzümüze çarpması üzerine yazdığım bir şarkı ve çıkışımı onunla yapmak istedim. Ticari olarak değil, duygusal olarak düşünülmüş bir çıkış şarkısı oldu. Ticari ataklara inanmıyorum, bir şey gerçekse o dinleyiciye zaten dokunuyor. Buna en iyi örnek de “Süheyla” oldu. Şarkıda bahsettiğim Süheyla, 1996 yılında kaybettiğim anneannem. Annem ile babam çalıştığı için sıklıkla dedem İsmet Toker ve anneannem bana bakardı. Sanırım birbirimize aşıktık. İnanılmaz renkli ve cesur bir kadındı. Aynı zamanda ressamdı da hala evimizde dev tabloları asılıdır. 60’lı yıllarda bir genç kadın olarak harika biriymiş. Şarkıda hem şahit olduğum hem de vefatından sonra duyduğum hikayelerini birleştirdim. Dinleyici acaba bir bağ kurabilecek mi diye düşünürken çok sevilen bir şarkı oldu.

Şarkılarına bir günde birden fazla klip çekmenle biliniyorsun, nasıl planlıyorsun bunu?
Kliplerimin olmasına bayılıyorum. Fakat ne yalan söyleyeyim, klip çekmeyi de hiç sevmiyorum. Günler öncesinden gerilmeye başlıyorum. Erkek arkadaşım yönetmen. Uzun süredir birlikteyiz ve psikolojiden çok iyi anlayan biri olduğunu düşünüyorum. Onun sayesinde şartlarıma uyabilen bir ekiple tek günde dört klip çekebildik. Şartlarım derken yanlış anlaşılmasın, psikolojik huzursuzluğumdan söz ediyorum. Yoksa onların profesyonelliği sayesinde bir gün içinde bitirebildik. Geçen sene de bir ayda altı klip çekmiştik. Tüm kliplerimin yönetmenliğini Mehmet Hakyemez üstlendi. Görüntü yönetmeni olarak da önceki kliplerimde de olduğu gibi Gürol Beşer vardı. Çekimleri pandemi şartlarından ve benim de virüs korkumdan dolayı Murat Kartoğlu’nun bir nevi sanat yönetmeni gibi de yanımızda olduğu Karaköy’deki mekanı Salon Galata’da yaptık.