Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
03/05/2021

Engin Sevik'ten ilk solo tekli: Rest

Yüzyüzeyken Konuşuruz grubundan tanıdığımız Engin Sevik, ilk solo şarkısı Rest’i dinleyicilerle buluşturdu. Sevik, söz, müzik, düzenleme ve prodüktörlüğünü kendi üstlendiği ilk teklisini Postkolik’e anlattı.

Müzik kariyerine 2012’de Yüzyüzeyken Konuşuruz ile başladın, şimdi de ilk solo şarkınla dinleyiciyle buluşuyorsun. Neden şimdi ya da neden bu kadar bekledin? Bazen gün içinde evde ya da yolda kendi kendime bir şeyler mırıldandığım olur. Zaten çoğu zaman gitar veya keyboard partisyonlarımı bu şekilde kafamda canlandırarak yazıyorum. Yani söylemek ya da en azından mırıldanmak, kendimin bildiği bir çeşit alışkanlık diyebiliriz. Solo çalışma yayınlama kısmına gelirsek, arada bir ‘acaba denesem nasıl olurdu’ dediğim bir konuydu. Fakat grubun yoğun temposu içinde oturup ciddi ciddi söz yazmak ve bunu doğru düzgün söylemeye çabalamak, o günkü motivasyonumla hemen oracıkta yapmaya kalkışacağım bir şey değildi. Bu durumda cevap pandemi oluyor sanırım, aynı zamanda Batuhan Mutlugil’in kendi solo albümü için dediği gibi; ‘’Ben şarkıcı değilim, İş başa düştü.’’

Seni sen yapan ve müziğine yansıyan detaylardan söz eder misin?
Trakyalıyım, yani heybem doğuştan sırtımda. Müziğime yansıyan şeyler, bence oturup sabahtan akşama dinlediğim milyonlarca şarkı değil. Beni tanıyanlar az çok bilir, mesela çok uzun süre müzik dinleyemem ben. Bir şarkıya sararsam da bir iki ay sadece onu dinlerim. Gittiğim yerler ve oralarda tesadüfen duyduğum şarkılar da bir şeyler katar bana... Fakat bahsettiğim şey, Kadıköy’de bir butik kafeye gidip dergi açmak falan değil kesinlikle. Son birkaç yıldır devamlı gittiğim bir mahalle pub’ı vardı, şimdi pandemi sürecinden dolayı bayağı zaman oldu gitmeyeli. Garip biri olabilirim☺
 



İlk solo çalışman Rest’i nasıl anlatırsın?
Şarkının tek bir hedefe yönelik bir derdi yok aslında, bir hikayeye ihtiyacım vardı. Yaşadığım negatif şeyleri oradan buradan toplayıp bir kompozisyon yarattım ve hibrit bir karaktere rest çektim galiba, bana öyle geliyor şu an baktığımda Şarkının üretim süreci, pandemi döneminden, özellikle kapanma saatlerinden dolayı, çok zorlayıcı ilerledi benim için. Tüm enstrümanları ben çaldım, kayıt ve masteringde Yiğit Okyay Pekdemir, mikste Tahsin Güngör Aktürk ile çalıştım.

Yüzyüzeyken Konuşuruz, çok dinlenen ve sevilen bir grup. Kimi zaman gölgesinde kaldığını düşündüğün oldu mu?
Açıkçası, gölgesinde kaldığımı hissettiğim olmadı. Evet, biz onu büyüttük ben de onunla büyüdüm başından beri. Samimiyetle söylüyorum, hiçbir zaman kendimi daha öne atmak isteyen biri olmadım. Parçası olmak, yeri geldiğinde tabir doğruysa bazen de biraz geri planda kalmak benim için daha konforlu bir alan oldu hep. Sahne için söyleyeyim mesela, biraz daha geri plandaysanız o asıl sizin şovunuz oluyor bence, daha rahat bir yer orası.
 



Müzik sektörüne baktığında üretimleri nasıl görüyorsun?
Açık konuşmam gerekirse, sağda solda denk geldiğim kadarıyla şu anki alternatif işlerin çok büyük bir çoğunluğu bir çeşit Yüzyüzeyken Konuşuruz simülasyonu gibi geliyor bana. Ama dinlenme oranlarına bakarsak, fena taklitler de değiller herhalde. Bu da fazla mı açık sözlü oldu. ☺ Duyduğum bildiğim bayağı iş var tabi ama özellikle yaratıcılık olarak uzun zamandır dikkatimi çeken isimler Mert Demir ve Beatmucit Ceyhuni diyebilirim.

Konser verememek, dinleyiciyle buluşamamak, keza sosyal bir hayattan uzak kalmak nasıl etkiledi seni?
Hem kendime döndüm hem kendimden kaçıyorum. Olumlu da bakmaya çalışıyordum herkesin kendini buna zorladığı gibi, biraz yorulmuştuk uzanıp boş bakmaya bir şeyler düşünmeye fırsat oldu diye ama süreç uzadıkça o düşünce de yerini bir çeşit bitkiselliğe bırakmaya başladı, bu da artık can sıkıyor tabi ki

Yakın gelecekte dinleyeceğimiz yeni şarkılar var mı?
Düşünüyorum, aklımda var bir şeyler aslında ama fazla mı radikal onu tartıyorum bu ara. Neden olmasın?