Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
POP-KÜLTÜR
18/07/2018

Monocle’ın yayın yönetmeni Tyler Brûlé ile İstanbul’u konuştuk

Wallpaper ve Monocle dergilerinin yaratıcısı, yaşam stili gurusu Tyler Brûlé ile marka ve İstanbul üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. 

 

Bir şehrin marka olabilmesi için ne tür unsurlar gerekiyor?
Öncelikle iyi bir lidere ihtiyacı var. İnsanlar, şehirlerine genellikle bir logo buluyor ve o logoyla yeni bir şey yaptıklarını ve bundan sonra da her şeyin olabileceğini sanıyorlar. Ama maalesef bu durum böyle olmaz. Bir şehrin marka olabilmesi için 2 şey gerekli; iyi bir yönetim ve iyi bir liderlik!

İstanbul dünyada nasıl bir konuma sahip?
İstanbul 10 sene öncesinde yukarıya giden bir şehirdi. Şimdi markalaşma konusunda biraz geride kaldı. İstanbul’un kendini yeniden tanıtıp, biçimlendirerek sunması gerekiyor. Böylece insanlar buraya turizm için gelsinler ya da gelip yatırım yapsınlar. Buraya geldiklerinde de kendilerini güvende ve korunmada hissetmeleri gerekiyor.

İstanbul’un sizce olumlu ve olumsuz yönleri neler?
Bence İstanbul'un çok önemli bir tarihi ve lokasyonu var. Sürekli yaşayan bir şehir. Ayrıca inanılmaz bir yemek kültürüne sahip. Bunların yanı sıra otantik bir şehir, kendine has bir kimliği ve tarzı var. Bence bu bazı şehirlerin sahip olamadığı bir şey. Olumsuz yönleriyse, bildiğim kadarıyla yaşama zor yaşam koşulları (maddi), trafik, zaman önemli bir şey ve yolda geçen zamanla birçok şeyi deneyimleme süreniz az! Yöneticilerin bunu düzeltmek için çalışma yapması gerek ancak bu sadece İstanbul'un değil Londra'nın da problemi.

 


'DİĞER ŞİRKETLERDEN FARKLI DÜŞÜNÜYORUZ'

Yayıncılık dünyasının çok önemli isimlerinden birisiniz. Bunca yıl nasıl bu başarıyı kazandınız?
Bizler bağımsız ve aile şirketi olduğumuz için avantajlara sahibiz ve kendimizi yayıncı olarak görmüyoruz. Bu şekilde diğer şirketlere zarar veren trendlere bağlı kalma gibi bir zorunluluğumuz yok. Dijital yayıncılığı bir strateji ya da kazanç modeli olarak görmüyorum. Aynı zamanda diğer firmaların uzak durduğu alanlara yani kitaplar büyük yatırım yapmaktan kaçınmıyoruz. Bunlarda bizim büyümemize ve başarımıza yardımcı oluyor.

Biraz klişe olacak ama sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ben bu durumu, gerçekleri göz önünde tutma ve yeniden temele dönmenin içinde yaşadığını düşünüyorum.

Bu işi tutkuyla sarılmanıza sebep olan nedir?
Seyahat etmek, yeni ürünleri hayata geçirmek, akıllı ve hamarat insanlarla birlikte çalışıp iyi rakiplere sahip olmak.

Bir sloganınız var mı?
"Japonya’da ciddi bir zaman geçirmediğiniz sürece yarım bir insansınızdır."

Bildiğim kadarıyla sosyal medyayı kullanmıyorsunuz, neden?
Söyleyecek ne var ki? Sosyal medya benlik bir şey değil. Sosyal medyayı aynen keçi peynirini sevmediğim gibi sevmiyorum.

 


'YOLLARDA OLDUĞUM İÇİN MUTLUYUM'

Çok önemli ve sektörün öncü dergisi olan Monocle’ın başındasınız. Bunu nasıl yönetiyorsunuz?
Sıkı bir takıma sahibiz, güçlü bir vizyonumuz var ve mücadele ederek çalışıyoruz. Her sayfasını basılmadan önce tek tek okurum. Reklam ilişkilerine sahibim. Markamızı ne kadar ileri götürebileceksek oraya taşıma konusunda kendimi zorluyorum. Monocle olarak 2007 yılında kendimiz bir hedef koyduk ve bu yıl geldiğinde 10 sayı çıkarma rakamı belirledik. Bu yıl ise 36 dergi, gazete, kitap basıyoruz. Üç yeni büro açacağız, 24 saat açık radyo istasyonu kuruyor ve 50 kısa film yapıyoruz.

Bu kadar yoğun tempo içinde kendi yaşamınıza dair neler yaparsınız?
Her gün koşmaya çalışırım, güvendiğim en az 7 haber kaynağını takip ederim, 5 kahve içmeye çalışırım ve eve geldiğimde kanepemin üzerinde uyurum.

Peki, nelerden ilham alırsınız?
Dünyaya açılmak ilham vericidir ve şanslıyım ki çoğu hafta yollarda olduğum için bunu yaşayabiliyorum.



'İYİ BİR SATICI OLMALISINIZ'

İyi bir gazeteci ve girişimci olmanın sırları nelerdir?
İyi bir hikaye için bunu yakalayacak gözünüz olmalı. İyi bir satıcı olmalısınız. Espri duygunuzu korumalı ve detaylara odaklanmalısınız.

Neler okursunuz? Zevkleriniz nelerdir?
Ben okumalarımı modern tarih ve sonrasında iyi bir siyasi gerilim kitaplarıyla yaparım. Sürekli yeni bir Fransız markasından blazer ceket almak ve New York’taki favori üreticimden tişörtler almak dışında bir zevkimin olduğunu düşünmüyorum.

Sizi bu hayatta mutlu eden şeyler ne peki?
Güneşli bir gökyüzü altında elimde sayfalarla ve kahvemle oturmak. Sonrasında ise sabahın erken saatlerinde göle yürümek.

Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz en büyük başarı nedir?
Bunu söylemek gerçekten zor. Yani herkesin kendi işini yaptığı gibi ben de kendi işimi yapıyorum ve bunun büyük kısmını bir başarı olarak göremiyorum. Bence insanlar yayınlarımızı beğendiği zaman, bize yazı yazıp perspektiflerinin değiştiğini ya da dünyaya bakışlarının genişlediğini, açıldığını söylediklerinde de mutlu oluyorum.