Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
POP-KÜLTÜR
09/05/2019

Dünyayı fetheden Cengiz Han'ın öyküsü

Akademisyen tarihçi Michal Biran’ın kaleme aldığı “Cengiz Han”, kölelikten imparatorluğa yükselen Moğol hükümdarı Temuçin’in sıra dışı hayat öyküsünü anlatıyor. 


Yaşamı filmlere, kitaplara, tiyatro oyunları ve destanlara konu edilen Cengiz Han, 12. ve 13. yüzyılda Asya’yı etkisi altına alan, dünyanın şimdiye dek gördüğü en etkili hükümdarların başında geliyor. Kimine göre dâhi bir savaşçı ve yöntemleri oldukça ürkütücü olsa da kimi milletlerce üstün yetenekli bir ata olarak kabul ediliyor. İşgal ettiği toprakları yağmalayan Cengiz Han, kavimlerin üstüne kâbus gibi çöküyor, yıkıyor, yakıyor, tarihi kayıtlarda “felaketin diğer adı” diye geçiyor. 
Çevirisini Ahmet Fethi Yıldırım’ın yaptığı, Türkçe’de ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) yayımladığı, akademisyen tarihçi Michal Biran’ın kapsamlı çalışması “Cengiz Han”da, Moğol Bey’i Temuçin’in sıra dışı ve çok sert yolculuğu tarihi kayıtlar eşliğinde detaylandırılıyor. “Cengiz Han” ayrıca VBKY’nin tarih serisinde yer alan ilk biyografik eser.


Temuçin açlıktan ölmek üzereyken köleleştiriliyor, başkaldırıyor, gerek sıra dışı yöntemleri gerek siyasi zekâsı sayesinde taht savaşlarından galip çıkıyor. Tüm kavimleri birleştiren Temuçin’in İslam dünyasına verdiği çok büyük zararların yanında yapıcı etkileri de oluyor. Bir zaman sonra ise Asya kıtasına hükmeden acımasız imparator Cengiz Han’a dönüşüyor. Biran, şunları söylüyor: “… Cengiz Han çok sayıda mümini katletti, zenginliklerini yağmaladı ve başlarına eşi görülmemiş bir felaket getirdi; öyle ki ona İslam’ın baş düşmanı gözüyle bakıldı. Üstüne üstlük, torununun Bağdat’ı yerle bir etmesi, çoğu kez Orta Çağ İslam uygarlığının sonu olarak görülür.”

 


Biran, Cengiz Han’ın torunlarının 19. yüzyıla dek Müslüman dünyasının önemli parçalarını yönettiğini ve bu nedenle onun biyografisinin, Müslüman tarih yazımının ayrılmaz bir parçası olduğunu söylüyor. Biran, şöyle devam ediyor: “Cengizli, hatta Cengizli olmayan hükümdarların siyasal ve dinsel ihtiyaçları, Cengiz Han’ın farklı Müslüman çevrelerde tasvir edilme şeklini etkiledi. Dahası, Büyük Han’a atfedilen meşruiyet kurumları ve kavramları darü’l-İslam’da (İslam ülkesi) ve ötesinde, geç Orta Çağ ve erken modern dünyanın çoğunun şekillenmesinde etkili oldu. 13. yüzyıl sonrası Müslüman dünyanın entelektüel ufukları, siyasal sınırları ve etnik bileşimi, Cengizli yönetiminden çok etkilendi. Bu yüzden Cengiz Han İslam dünyasında yalnızca yıkıcı bir güç değildi; aynı zamanda yapıcı bir etki de yarattı, bu etkinin mirası özellikle Orta Asya’da ölümünden sonra uzun süre, modern zamana kadar varlığını sürdürdü.”

 


Biran’a göre, kanıtlanmış askeri yeteneğinin dışında birçok faktör Cengiz’in Moğolistan’da öne çıkmasına katkıda bulundu. Biran, bunlardan ilkinin siyasal beceri olduğunu açıklıyor, onun, her türlü ittifaktan en iyi şekilde yararlandığını belirtiyor. Biran, “İkinci faktör Temuçin’in ‘eşitlikçi’ politikasıydı: Askerlerine iyi davranırdı, adamlarına kendi giysilerini giydirir, onun atlarına binmelerine ve kendisiyle aynı yemeği yemelerine izin verirdi. …Dahası, ganimeti baskına katılanlara eşit bölüştürürdü. Böylece Cengiz göçebe toplumlarda çok saygı duyulan bir özellik olan cömertliğiyle meşhur oldu. Adil davranmasının karşılığında tam sadakat ve itaat istiyordu ve bunu beceremeyenleri ağır bir şekilde cezalandırıyordu. …Akrabaları tarafından sıkça hayal kırıklığına uğratıldığı ve kendi oymağı içinde görece önemsiz bir soydan geldiği için Cengiz, insanların soyuna ya da oymak hiyerarşisi içindeki konumlarına değil, daha çok bireysel yeteneklerine ve sadakatlerine önem verdi. Bu politika, mütevazı kökenli insanlara yeni oluşan ordusunda yükselmeleri için eşsiz bir fırsat sunmaktaydı ve insanlar Cengiz’in saflarına aktı” sözlerini kaydediyor.