Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
MÜZİK
30/03/2017

İş Sanat'ta çifte kutlama!

7 Nisan akşamı İş Sanat Konser Salonu’nda çifte kutlama var! Dünyaca ünlü keman virtüözü Gidon Kremer’ın 50., orkestrası Kremerata Baltica’nın ise 20. yılı muhteşem bir konserle kutlanacak.

Aslında ne tarz müzik dinlediğinizin çok da önemi yok. Keyifli bir müzik gecesinde kulaklarınızın pasını silmeye hazırsanız, 7 Nisan akşamı gerçekleşecek Kremerata Baltica konseri için İş Sanat Konser Salonu’nda yerinizi almanızı özellikle tavsiye ederiz. Günümüzün en etkileyici sanatçılarından biri olan Letonyalı keman virtüözü Gidon Kremer ve kemanın genç yıldızlarından Clara Jumi Kang, kolay kolay unutulmayacak bir konser için İş Sanat’ta bir araya geliyor. Bu konseri özel kılan noktalardan biri de, aynı zamanda Gidon Kremer’ın 50., orkestrası Kremerata Baltica’nın ise 20. yılını kutlayacak olması.

50 ÜLKE, 1500 KONSER
Gidon Kremer’in ilk kez 1997 yılında Avusturya’nın meşhur oda müziği festivali Lockenhaus’ta tanıttığı Kremerata Baltica; Letonya, Litvanya ve Estonyalı 23 seçkin müzisyenden oluşuyor. 50’den fazla ülkede bugüne kadar 1500’den fazla konser veren topluluk, oda müziği alanında uluslararası bir markaya dönüşmüş durumda. BBC Proms başta olmak üzere birçok saygın festivale davet alan ve dünyanın en prestijli konser salonlarında sahneye çıkan Kremer, Kremerata Baltica ile Teldec, Nonesuch, DGG ve ECM markaları için yaklaşık 25 CD kaydetti. Kuruşundan bu yana Kremerata Baltica’nın önemli misyonlarından biri de, genç müzisyenleri desteklemek. Bu misyon doğrultusunda 7 Nisan akşamı gerçekleşecek konserde Kremerata Baltica’ya sıra dışı yeteneği ile klasik müzik dünyasında adından sıkça söz ettiren 1987 Güney Kore doğumlu Clara-Jumi Kang eşlik edecek.


DOĞUŞTAN MÜZİSYEN
1947 yılında, o dönemler Sovyetler Birliği toprakları olan Riga’da (bugün Letonya’nın başkenti) doğan Kramer, müzisyen bir ailenin çocuğu. Keman virtüözü olan babası, soykırımdan kaçmayı başarmış bir Yahudi. Özellikle anne tarafı neredeyse tamamen müzisyenlerden oluşan müzisyenin ilk kemanını henüz dört yaşındayken eline aldığı söyleniyor. Kramer bu durum için, “Müzisyen bir ailede büyüdüm. Çoğu kemancıydı. Dolayısıyla bunun genetik bir durum olduğundan bahsedebiliriz. Yani daha doğduğum gün çizilmiş bir kader olarak değerlendirebiliriz durumu. Hatta doğumumdan önce bile müzisyen olacağım belliymiş!” diyor. Yedi yaşında Riga Müzik Okulu’na giren Kremer, 16 yaşında Letonya Cumhuriyeti birincilik ödülünü kazandı ve iki yıl sonra da Moskova Konservatuvarı’nda David Oistrakh’ın öğrencisi oldu. 1967 Kraliçe Elizabeth Yarışması’nda kazandığı prestijli ödülü takiben Paganini ve Çaykovski Uluslararası Yarışmaları’nda birincilik kazandı. Bu başarılardan sonra kuşağının en özgün ve etkileyici sanatçılarından biri olarak istisnai bir kariyer yaptı. Avrupa ve Amerika’da önde gelen bütün konser mekânlarında sahneye çıktı, günümüzün en büyük şefleri ile çalıştı.


GENİŞ REPERTUVAR
1641 yapımı bir Nicola Amati keman çalan Kremer’ın dikkat çeken özelliklerinden birisi de, oldukça geniş bir repertuvara sahip olması. Klasik dönemlerin standart eserlerinin yanı sıra; Henze, Berg ve Stockhausen gibi 20 ve 21. yüzyılın en büyük bestecilerinin eserlerini de sıklıkla çalıyor. Bir kısmı kendisine ithafen yazılmış, halen yaşayan en önemli Rus ve Doğu Avrupalı bestecilerin eserlerine özel bir önem veriyor ve bu eserleri tanıtıyor.
Fakat bu anlattıklarımızdan Kremer’i sakın ha sadece klasik müzikle yatan kalkan biri olarak da düşünmeyin. Aksine kendisi caz ve hatta pop müzik düşkünü! Jacques Brel, Sting, Leonard Cohen, Oscar Peterson, Ella Fitzgerald, Miles Davis ve Astor Piazzolla gibi isimlere özel ilgi duyduğunu her fırsatta dile getiriyor. Hayranı olduğu bu isimlerden söz ederken, “Tüm bu isimler hep önemli bir şeyler anlattılar ve mesajlarını yaymak ile ilgili bir dürtüleri vardı. Zaten her şeyin ötesinde, müzik yapmanın temeli de bu dürtüdür.” yorumunda bulunuyor.

KEMANIN DAHİ ÇOCUĞU
Şimdi gelin biraz da Clara Jumi Kang’ı tanıyalım. Tıpkı Gidon Kremer gibi müzisyen bir ailede dünyaya gelen ve kemana henüz üç yaşındayken başlayan Kang, dört yaşındayken Mannheim Musikhochschule’ye kaydolan en küçük öğrenci olarak Valery Gradov’dan eğitim aldı. 7 yaşındayken Juilliard School’a tam burslu olarak kabul edilen üstün yetenekli Kang; Leipzig Gewandhaus, Hamburg Senfoni, Kiel Filarmoni, Nice Filarmoni, Atlanta Senfoni, Seul Filarmoni, KBS Orchestra gibi seçkin topluluklarla konserler verdi. “Beethoven’ı tarif edemeyeceğim kadar çok seviyorum. Bu konçerto olmasaydı belki de kemanı bu kadar çok sevmezdim.” diyen Kang, henüz dokuz yaşındayken Beethoven’ın Üçlü Konçertosu’nu seslendirdiği CD’sini yayımladı. Münih’te yaşayan sanatçı 1708 yapımı bir Stradivarius çalıyor.