Efsane yönetmen Hirokazu Kore-eda'dan bol yıldızlı enfes bir film daha: La Verite

Dünyanın hangi kıtasında olursanız olun, sinema çevrelerinde belli isimler anıldığı zaman saygıyla ayağa kalkılır ve ceketlerin önü iliklenir. Sadece Japonya'nın değil; Asya sinemasının en büyük yönetmenlerinden biri olarak kabul gören Hirokazu Kore-eda, duyguları peliküle aktarmada rakipsiz bir başarıya sahiptir. Tüm zamanların en ikonik rejisölerinden biri olarak anılıyor olması, hatta ülkesinin kült yönetmenleriyle adı aynı cümlede anılabilen yegâne çağdaş sinemacı olması boşuna değil. Kore-eda sinemasında, düşünceler kilit noktaya sahiptir. Karakterlerin adeta bir "zen" objektifinden süzülerek beyazperdeye aktarılıyor olması, Kore-eda'nın alametifarikaları arasında sayılır.
 

Olabildiğince gerçek hissettiren karakterlere can yakıcı hikayeler giydirmeyi seven Kore-eda'nın kafaya taktığı temalardan en önemlisi ailedir. Aile kavramını bugüne dek çektiği bir düzine kadar filmde ele alınabilecek pek çok açıdan sanatına yansıtan Kore-eda, toplumun en küçük çekirdeğinin etrafına örülü hikâye anlatımıyla global ölçekte takdir kazanmıştır. “Nobody Knows”, “Still Walking” ve “After the Storm” gibi filmleriyle ciğer dağlamaktan çekinmeyen Kore-eda Asya'da kazanılmamış ödül bırakmamıştır. 2013 yılında Cannes film festivalinde “Like Father, Like Son” adlı filmiyle Jüri Özel Ödülü kazanan Kore-eda, 2018'de bu defa Cannes'ın en büyük ödülü olan Pale d'Or ödülünü “Shoplifters” adlı olağanüstü filmiyle kazanmayı başarmıştır. Avrupa sinemasının en büyük ödüllerinden biri olan César ödüllerinden de yine Shoplifters'la “En İyi Film” kategorisinde ödül kazanan efsane yönetmenin hakkını geçtiğimiz sene göz göre göre yiyen Oscar'lara da buradan selamı borç biliyoruz!
 

Kore-eda, Shoplifters filminden sonra kariyerinde ilk defa Japonya'nın dışında geçen bir film çekti. Bu filmde kimlerin oynayacağı herkesin merak konusuydu. Acaba safkan bir Hollywood yapımı mı olacaktı, yoksa ünlü yönetmen kariyerinin kıymetini bilen Avrupa sinemasına mı bir film sunacaktı? Aslına bakarsanız La Vérité, bu iki ihtimalin bir melezini andırıyor. Hem dünya sinemasından hem de Hollywood'dan seçme isimlerle çekilen ve çekirdek bir kadroyu aşmamaya özen gösteren filmin kamera önüne geçen isimleri gerçekten de kusursuzca seçilmiş. Dünya sinemasının yaşayan en önemli oyuncularından olan, divaların divası olarak adlandırabileceğimiz Catherine Deneuve, filmin en öne çıkan ismi olarak dikkat çekiyor. Dünya sinemasının göz bebeği olan yıldızlardan biri olduğunuzda elbette dünya sinemasının en önemli yönetmenleriyle çalışıyorsunuz! Luis Buñuel, François Truffaut, Roman Polanski ve Jacques Demy gibi star yönetmenlerin ilk tercihi olan Deneuve'ün kariyerinde The Last Metro, Indochine, The Umbrellas of Cherbourg ve Belle de Jour gibi sayısız efsane film bulunuyor. Efsane yıldızın sinemaya geri dönüşünün Kore-eda ile olmasından daha anlamlı bir tercih olamazdı.
 

Filmin bir diğer efsane kadın yıldızıysa, Juliette Binoche. Jean-Luc Godard, Jacques Doillon, Philip Kaufman, Krzysztof Kieślowski, Abbas Kiarostami ve daha pek çok efsane yönetmenin ilham perisi olan Oscar ödüllü Binoche'u bu filme biz çok yakıştırdık! Bu harika aktrislere ek olarak filmin tek erkek oyuncusu olan Ethan Hawke'a da selam vermemek olmaz. Richard Linklater'ın "Before..." üçlemesiyle akılları alan yakışıklı oyuncunun kariyerinde Dead Poets Society, Training Day, Boyhood ve First Reformed gibi olağanüstü iddialı filmler var. Filmin gizli yıldızlarından Ludivine Sagnier de Claude Miller ve François Ozon gibi muhteşem yönetmenlerle çalışmış bir afet! Kore-eda'nın incelikli oyuncu seçiminin La Vérité'ye seviye atlattığını öngörmek zor değil. Siz de aile kavramını sorgulayan ve aile içi ilişkileri masaya yatırmaktan çekinmiyorsanız, bu film tam size göre. Ülkemizde Saklı Gerçekler adıyla vizyona girecek olan bu iddialı yapımı 27 Aralık'tan itibaren seyredebilirsiniz.