Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
13/10/2022

Pentagram ile yeni albümü Makina Elektrika'yı konuştuk

Türk Heavy Metal sahnesinin en önemli ismi Pentagram, yeni albümünü hayranlarıyla buluşturdu. Sony Müzik Türkiye etiketiyle yayınlanan sürprizi bol ‘Makina Elektrika' albümünü Pentagram üyeleri Demir Demirkan, Hakan Utangaç ve Tarkan Gözübüyük’ten dinledik.

Akustik albüm sonrası etkili dönüşler aldınız ve konser turnesinde çok sayıda şehri gezdiniz. Şimdi de beklenen elektrikli albümünüzle karşımızdasınız. Öncelikle Makina Elektrika’nın kayıt süreci nasıldı?
DD: Pandemi zamanı olduğundan çalışmalarımıza online konferanslar ile başladık. Daha sonra email ile dosya paylaşımları oldu. Bir araya gelebilenlerimiz bir araya geldiler, değerlerimiz de internet aracılığıyla çalışmalarını sürdürdü. Uzun bir süreç oldu. Stüdyoda, evlerde birlikte ve ayrı ayrı kayıtlar yaptık. Merkez İstanbul'daki Babajim Stüdyoları olmak üzere prodüksiyonu Tarkan ve Ozan yönetti ve finalize etti.


HU: Tam albüme başladık, herkes evlere kapandı. Aslında bizim albüm dönemleri de biraz kapanma kısmına benziyor. Beş ya da altı ay boyunca ana stüdyo ile prova stüdyosu arasında geçen zamanlara benziyor, fakat hiç yolculuk edemediğimiz için beraber bir araya gelmekte zorlandık. Hemen uyum sağlamamıza rağmen devamlı endişelerle yaşanan bir süreç oldu. Network üzerinden mümkün oldukça albümü yürütmeye çalıştık. Yolculuk edilebilen zamanlarda buluşabildik. Demir, Amerika'daydı zaten; o hiç gelemedi bir dönem. Bizim tarzımızda müzik yapmak zaten debdebeli, bu da üzerine değişik bir tecrübe oldu. Konser veremedik uzun bir süre. Aslında tüm insanlığın yaşadığı sıkıntılı bir dönemde müzik yapabiliyor olmayı iyi bir şans olarak görebilirim.


Albüm, dinleyiciyi heyecanlandıran sürprizlerle dolu. Efsane kadro bir arada, üç vokal de yine yer alıyor, Hakan Utangaç uzun yıllar sonra bir şarkıda vokal olarak karşımızda, Erkan Oğur ve Cahit Berkay’ın konukluğu çok değerli, Metallica’nın Seek and Destroy yeniden yorumu albümde yer alıyor, Yavuz Çetin’e ithaf edilen Dünya şarkısının yorumu gibi uzuyor liste... Sekizinci stüdyo albümünüz Pentagram’ın müzik yolculuğunda nasıl bir yere sahip?
HU:
İster istemez bütün bir hikayeyi özetlemişiz gibi görünüyor. Fakat bu bir düşüncenin sonucu gibi algılanmasın. Kanımca yine olayların akışı bizi bu noktaya doğru getirmiş görünüyor. Geçmişin bir özeti gibi dursa da Pentagram’ın gelecek dönemlerde nereye evrileceğinin bir fragmanı gibi aynı zamanda.


TG: Son yıllarda sahne için kronolojik bir liste yapıyoruz. Her dönemden şarkılar, orijinal vokali ile çalınıyor. Grup için bu zamanda yolculuk gibi çok güzel bir his ve doğal olarak yeni albüme yansıdı. Kaybettiğimiz ustaların, dostların ve yakınlarımızın anısına birçok gönderme var. Efsane Moğollar'dan Cahit Berkay ve zamansız usta Erkan Oğur'un katkısı ve onayı ise değer biçilemez, hakları ödenmez.     
 



Şarkıların yapım sürecinde tüm üyeler bir arada üretimlerini sürdürüyor. Bu kollektif üretim nasıl yol alıyor?
TG: Akustik albüm ve konserler sırasında özellikle Gökalp, Ogün ve Murat; karşılıklı saygı ve sevgileriyle bütün ekibe örnek oldular. Herkes için çok özel ve duygusal anlar yaşadık. Çocukluğa dayanan dostluğumuzun güzelliğini ve bizim için değerini hatırladık. Haliyle, birlikte devam etmek çok doğal bir karar oldu. Salgın kısıtlamaları, ekonomik şartlar ve stüdyonun hemen dibine yapılan otel inşaatı gibi etkenler bizi zorladı. Cenk, davul kayıtları için beşer ay arayla üç kez gelebildi. Yaptığı muazzam ön hazırlıkla bu üç günde 10 şarkıyı çaldı. Hakan, Ozan ve ben çoğunlukla Babajim'de bir aradaydık. Bas gitar, ritm gitar, klavyeler ve bazı vokal kayıtlarını birlikte yaptık. Metin ve Demir, doğaçlamalarıyla albümü imzaladılar. İstanbul'a geldiklerinde ikişer üçer günlük kayıtlar yaptık. Bazı bölümleri kendi stüdyolarında kaydedip yolladılar. Solistler de belli aralıkla üçer ziyaretle şarkıları seslendirdi. Ezgi Aktan ve İlhan Barutçu'nun seslerini arşivimizdeki kayıtlardan aldık. Alper İlkan ve Ceren Tügen Ödenmez'in anlamını büyüttü. Gökhan Özkök nefesinin bir kısmını Babajim'de, bir kısmını atölyesinde üfledi. Çağlar Türkmen, Ankara'daki stüdyosunda seslendirme yapıp yolladı. Cahit Berkay, menajeri Serkan Fidan'la birlikte misafirimiz oldu. Erkan Oğur Muğla'da olduğu için kayıt İskender Paydaş'ın Bodrum'daki stüdyosunda yapıldı. Burak Serter, Arın Baykurt ve Yazgülü Gürer kayıt, Güven Ersoysal da mastering teknisyenlerimiz. Sony ekibi ile iletişimi menajerimiz Didem Doran yürüttü. Metin Uzelli, Güneş Ramazanoğlu ve Özal Oğuz bize çok değerli içgörü sundular. Birçok insan bu yapıma azami içtenlik ve özveriyle katkı yaptı. Yayımlandığını sağ salim görebilmek çok güzel.

 



Albümde yer alan şarkılarda; iklim, salgın ve dünyanın birçok bölgesinde yükselen faşizm gibi türlü kaygılara karşı, umut ve cesaret vurgusu yapıyorsunuz. Bu anlamda albümün dilini nasıl yorumlarsınız?
HU: Genç yaşlarda gurubu oluştururken emin olduğumuz tek şey müziğe olan inancımızdı. Aslında biraz da bir dava söz konusuydu bizim için. Bu mistik dünyayı ve kurduğumuz hayalleri gerçekleştirmeliydik. Hayatımızı bu yönde şekillendirdik. 90'lı yıllarda söylediğimiz şarkıların bugün bile bir karşılığı olduğunu görünce; buna üzülecek miyiz, sevinecek miyiz bilemiyorum. Garip bir duygu. Fakat daha da geçmişe bakınca sayısız örneklerini görebiliyoruz. Tarihe bir not düşmek gibi. Bu yolda devam demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.


DD: Fikirler müzik eşliğinde ifade edildiğinde etkisi kat kat artıyor. Konuşarak paylaşacağınız herhangi bir düşünceyi müzik eşliğinde ifade ettiğinizde çoğullara ulaşması ve en azından fikirsel bir hareket başlatması kuvvetle muhtemel. Bunu yaparken, bir fikri ifade ederken didaktik olma tuzağına düşmemeye çalışmaya özellikle dikkat ediyorum. Üst bilincinin muhakemesine takılmadan alt bilince, duygulara ulaşmak için büyülü bir dil gerekir; bu da müziktir, edebiyattır. Asıl amaç da bu anı yakalamaktır.

 

 


35 yılı devirmiş bir gruba sormamak olmaz. Her yaş grubundan dinleyiciniz ve sıkı bir hayran kitleniz var. Ama yıllar içinde nelere tanıklık ettiniz ve bugünü nasıl değerlendirirsiniz?
HU: Grup olarak teknolojinin müzik dünyasına etkilerini birebir yaşadık. Analog dönemden dijitale geçerken detaylarına kadar biliyorduk ve öğrenmeye devam ettik. Oldukça avantajlı bir zamanlama oldu bizim için. Yine bir değişimin içinde olduğumuz kesin. Eski alışkanlıklar bir yanımızda var tabi, ama o kadar çok yeni hareket var ki hangisine odaklanacağımız konusunda endişeliyim. Zaman yetmemeye başlıyor bir yerden sonra.


DD: Sektör de, dinleyicinin dinleme şekli de, müziğin yapılması şekli de oldukça değişti. Biz çok değişmedik aslında. Yani grup içindeki rollerimiz aynı ve işleyiş olarak da aynı şeyleri yapıyoruz. Zaman zaman bazı parçalarda birimizin ya da bazılarımızın varlığı daha öne çıkıyor ama genel olarak hepimizin yaratım sürecine katkısı var.


TG: Yıllar içinde gördük ki, işimizin kalbi sahnede atıyor. Şarkılar, canlı olarak çalınıp söylendikçe yaşıyor. Plak, kaset, CD veya internetten dinlediğimiz kayıtlar, müziğin belli tarihte çekilmiş bir fotoğrafı gibi. Bu kayıtlar, repertuvarı hafızaya almak ve işi duyurmak açısından çok önemli. Ne var ki; herkes için benzersiz, bir defaya mahsus olan ve bu yüzden sanatsal değer taşıyan deneyim aslında sadece konserlerde yaşanıyor. Bu yüzden grubun sahnedeki varlığı bizim için öncelikli.   


Makina Elektrika konser turnesine de Ekim ayında başlıyorsunuz. Hangi şehirlere yolculuk görünüyor şu an?
TG: Görünen en yakın konserler; 8 Ekim İstanbul, 9 Ekim Çorlu, 14 Ekim Eskişehir, 15 Ekim Ankara, 16 Ekim Kocaeli, 21 Ekim Bursa ve 22 Ekim İzmir.