Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
ANİME
14/10/2018

Tüm zamanların en vahşi 5 manga serisi

Ülkemizde son yıllarda hızla gelişen anime kültürüne paralel olarak manga kültürü de büyük bir atılım içinde. Bu çılgın Japon işi çizgi romanların en psikopatlarını, en cesur okuyucular için seçtik.


UZUMAKI / JUNJI ITO
Uzumaki için sıradan halkın en çarpık hallerini anlatan, gelmiş geçmiş en ikonik manga diyebiliriz. Junji Ito, Uzumaki’de küçük bir kasaba halkının helezonlara olan lanetli bir takıntı geliştirmesiyle, deliliğe tuhaf geçiş sürecini resmeder. Halkın bu şekle olan takıntısı öyle güçlüdür ki, sonunda bedenleri de bu şekli almaya başlar. Uzumaki’yi korkunç kılan şey, hikâyenin her sayfasında hızını ve şiddetini kaybetmeden akan bir serüven olmasıdır. Hikâyede temel aks olarak yer alan inkâr ve panik temaları, karakterlerin kaçınılmaz sonlarındaki dramın dozunu artırır. Ito, sadece hikâye yazımıyla değil; rahatsız edici çizimleriyle de uzunca bir süre aklınıza kazınacak.


THE DRIFTING CLASSROOM / KAZUO UMEZU
Lord of the Flies kitabının daha korkunç bir versiyonu olan The Drifting Classroom’da bir grup çocuğun ıssız bir adaya düşmesi, bir ilkokulun gizemli bir boyuta geçişi ile anlatılır. Bu hikayede korkunun çarpık sınırları öğrencilerin hayatta kalmak için yapmak zorunda kaldıkları şeylerle çizilir. Konu şiddetin resmedilişi olunca yazar ve çizer Kazuo Umezu sınır tanımıyor. Bu arada şunu da belirtmek isteriz ki Umezu’nun diğer çalışmalarının aksine, The Drifting Classroom sadece kan ve dehşetten ibaret değil; tüm o korkunçluğun altında umutsuzluğun gençler üzerindeki etkilerinin hikâyesi yatıyor.
 


DOMU/ KATSUIRO OTOMO
Katsuhiro Otomo, siber punk korku hikâyesi Akira’yı yaratıp meşhur olmadan önce tek bölümlük doğaüstü korku hikâyesi Domu: A Child’s Dream’i yazmıştı. Japonya Nihon SF Taisho Award bilim kurgu ödülünü kazanan ilk çizgi roman olan Domu (Akira’ya benzer bir şekilde), psişik becerileri olan kişileri konu ediniyor. Domu, mekân olarak post-apokaliptik Neo-Tokyo yerine tuhaf olayların ve intihar salgınının bir anda ortalığı sardığı, sınırlarında kolluk kuvvetlerinin nöbet tuttuğu bir toplu konutta geçiyor. Domu, daha önce bahsettiğimiz diğer mangalardan, kalabalık bir yerde insanlarla dip dibe yaşamanın gerginliği, açıklanamayan durumların tam ortasında kalmanın çaresizliği ve deprem kuşağında bir kentte yaşamak gibi farklı kaygı durumlarına eğilmesiyle ayrışıyor. Hikâyenin merkezindeki toplu konut, Otomo’nun sonraki işi Akira’ya ışık tutan iki psişik karakterin savaş alanı haline geliyor ve kıyamet kopuyor.
 

PORTUS/ JUN ABE
Bir lise öğrencisinin ani intiharı sonrasında, ölen kızın arkadaşı bu intiharın kaynağı olduğunu düşündüğü lanetli bir video oyununu oynamaya başlar. Çok etkileyici bir hikâyeye sahip ola Portus, The Ring veya benzeri lanetler ve küskün ruhlarla dolu J-tipi korku filmlerinin ardılı olmaktan kolayca sıyrılıyor. Bu kısa ve tek bölümlük hikâyede özel bir şey var; o da içindeki korku unsurları apaçık bir şekilde görünmek yerine en karanlık köşelerde gizleniyor ve sizi her sayfayı iki kere kontrol etmeye zorluyor. Her geriye dönüşünüzde de kaçırdığınız tuhaf bir detayı fark ediyorsunuz.


GYO/JUNJI ITO
Eğer iğrenç şeylerle dolu bir korku öyküsünün peşindeyseniz, hiçbir şey Junji Ito’nun iki bölümlük apokaliptik mangası Gyo’dan daha tatmin edici olamaz. Okinawa’da deniz kıyısında tatil yapan genç bir çift sahilde uzun, sırık gibi bacakları olan bir balıkla karşılaşır. Kaori, balığın ölümcül kokusuna maruz kalır ve bu koku, yaratık kontrol altına alınmasına rağmen onun hastalanmasına ve psikoz geçirmesine neden olur. Çift evine döndükten sonra bir sürü bacaklı balık, köpek balığı ve mürekkep balığı ülkenin her yerinde görülmeye başlar. Kaori’nin erkek arkadaşı Tadashi bu fenomenin sebebini keşfeder ancak bu karşılaşacakları korkunç sonuçların yarısı kadar bile dehşet verici değildir. Buna ek olarak Gyo, kara komedi “Sad Tale of the Principal Post” ve akıldan çıkmayan ikonik “Enigma of Amigara Fault” isimli iki kısa hikâyeyi de içinde barındırır. Bu üç farklı öyküyü aynı çatı altında okuyunca Junji Ito’yu ayakta alkışlayacağınızı temin ederiz!