Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
POP-KÜLTÜR
02/03/2017

Muhsin Kut ile dünya turu

Gezgin ressamlar geleneğinin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden Muhsin Kut’un 60 yıla yaklaşan sanat hayatının izini süren retrospektif sergisi, 15 Nisan'a kadar İş Sanat Kibele Galerisi’nde olacak.

Bir ressamın gözünden dünyayı dolaşmaya ne dersiniz? Cevabınız evetse, o halde sizlere harika bir sergi haberimiz var. Türk resminin çınarlarından Muhsin Kut, 60 yıla yaklaşan kariyerinin en kapsamlı sergilerinden birini 28 Şubat’ta İş Sanat Kibele Galerisi’nde açtı.
Gezgin ressamlar geleneğinin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden biri olan Muhsin Kut, bugüne kadar 50’nin üzerinde ülkeyi dolaşarak birbirinden keyifli çalışmalara imza attı. Bu kimi zaman Paris’te bir sokak oldu, kimi zaman da Sidney’de bir köprü. Görüp beğendiği her yeri tuvaline aktaran Kut’un çalışmalarında doğup büyüdüğü İstanbul ise hiçbir zaman eksik olmadı. Resimlerini renkçi anlayışı ve özgün boya kullanımıyla biçimlendiren Kut, bugün bile yoğun bir şekilde üretmeye devam ediyor. 28 Şubat’ta başlayan sergisi öncesinde Muhsin Kut ile Bakırköy’deki atölyesinde buluştuk ve yeni sergisini konuştuk.


Sizin için Türk resminin Evliya Çelebi’si yakıştırması yapılıyor? Bunun için ne diyeceksiniz?
Resme başladığım ilk yıllardan beri her zaman görerek çizdim. Çalışmalarımda insan yoktur, ben bir peyzaj ressamıyım. Resimlerinde insan figürü o resme bakan kişidir. Bugüne kadar da gitmediğim ve görmediğim hiçbir şeyi çizmedim. 52 yıllık eşim Semra ile birlikte dünyayı dolaştım ve görüp beğendiğim yerleri tuvale aktardım. İsveç’ten Tazmanya’ya Almanya’dan Avustralya’ya birçok ülkeye gidip resim çizdim. Artık yaşım nedeniyle çok fazla gezemiyorum ama en son geçtiğimiz eylül ayında yine eşimle birlikte 10 günlük bir Balkan turundaydım mesela. Oradan da birçok yeni çalışmayla döndüm.

Sizin için İstanbul ne ifade ediyor? Çalışmalarınızda İstanbul’un yeri nedir?
İstanbul benim için dünyanın en güzel şehri. İstanbul; çatılarıyla, limanlarıyla, gemileriyle ve sokaklarıyla tükenmez bir kaynak benim için. Fakat bu güzel şehir binlerce kez sayısız ressam tarafından da resmedildi. Zaten yapılmış güzel şeyleri tekrarlamak istemediğimden, dünyanın farklı yerlerini dolaşarak, daha önce görmediğim ve hoşuma giden yerleri resmettim. Tabii ki İstanbul benim için çok önemli. Sergimde İstanbul’a ilişkin çalışmalarım da olacak. Örneğin Kapalıçarşı’nın çatısını resmettiğim ve oldukça da beğenilen bir çalışmam da sergide yer alacak.

Çalışmalarınızı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Tabii en ideali, eğer yeteri kadar vaktim varsa, direkt bakıp çizmek. Oturduğum kafede ya da bir bankta gözüme takılan her neyse onu kâğıda alıyorum. Hatta elime geçen her şeye, gördüğümü çiziyorum. Fakat çoğu zaman bunun için yeterli zaman olmuyor. Bu durumda, resmini yapacağım yeri farklı açılardan fotoğraflıyorum ve filme alıyorum. İstanbul’a döndükten sonra da asıl çizimi gerçekleştiriyorum. Son Balkan turunda bu şekilde Mostar Köprüsü’nü çizdim. Bu çalışmam satılmasına karşın, sergi sonrası teslim edeceğimden, sergide de yer alacak.


Siz aslında bir seramik sanatçısısınız değil mi? Resim eğitiminiz yok ve tekniğinizi de kendiniz geliştirmişsiniz.
Evet, suluboya resim yapmayı dedemden öğrendim. Okulda hocalarımın etkisinde kalmayıp tekniğimi, kendi kendimi geliştirmek istediğimden de akademide resmi özellikle tercih etmedim. Tekniğimi uzun çalışmalar sonrasında tamamen kendim geliştirdim. Tabii bana emek veren çok değerli insanlarla da çalışma fırsatım oldu. Ustam, Bakırköy Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki Düşünen Adam heykelini başlatan Kemal Künmat’tır. Yine Oğuz Aral’ın eşi Güner Ener’in de üzerimde ciddi katkısı olmuştur.

Bize biraz da serginizi anlatır mısınız, ziyaretçileri neler bekliyor?
Bu sergi 60 yıla yaklaşan sanat hayatımın tam bir özeti olacak. 1959 yılında yaptığım ve yıllar sonra geri satın aldığım ilk resmim bile bu sergide yer alıyor. Sergiye gelen ziyaretçiler keyifli bir yolculuğa çıkacak. Sergide 100’ün üzerinde çalışmamı sergileyeceğim. Bugüne kadarki en kapsamlı sergim olacağı için, açıkçası çok da heyecanlıyım. Sergilenecek çalışmalarımın bazıları koleksiyonlar içinde olduğundan, sahiplerinden özel rica edip, sergiye kattım.


MUHSİN KUT KİMDİR? 
1938’de İstanbul’da doğan Kut, 1959'da resim yapmaya başladı. Dolmuş, Tef ve Pardon dergilerinde karikatür çizdi. İlk resim sergisini ise 1959 yılında Taksim Meydanı'nda açtı. Bir süre Avustralya'da yaşayan Kut, Sidney'de beş, Brisbane'de iki olmak üzere yedi kişisel sergi açtı. Sanatçının resimleri İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel Müzeleri'nde, Avustralya'da Broken Hill Belediye Müzesi'nde, New York Üniversitesi Abby Grey Koleksiyonu’nda, İstanbul Modern'de, ayrıca yurt içi ve yurt dışında birçok önemli koleksiyonda bulunuyor. Muhsin Kut, Türk resmine katkıları nedeniyle, 2009’da İstanbul Sanat Fuarı'nın “onur sanatçısı” seçildi.