Postkolik_Loader
Haberi Paylaş!
RÖPORTAJ
02/06/2017

Çok yönlü sanatçı Can Bonomo, Postkolik'e konuştu!

Şarkı söylüyor, dans ediyor, şiir yazıyor, resim yapıyor... Can Bonomo, üçüncü albümü Kainat Sustu sonrasında Postkolik’in sorularını yanıtlıyor.

Bir önceki albümünüzden bu yana geçen süreyi kendiniz ve etrafınızda olan bitenler açısından nasıl özetlersin?
İlk albümümü çıkardığımdan beri aşağı yukarı iki senede bir albüm çıkarmaya devam edeceğimi biliyordum. Esas motivasyonum geleceğe bir şeyler bırakmak. Dünya zor bir dönemden geçiyor. Bu yadsınamaz bir gerçek. Özellikle dışavurumun bu denli yüksek seyrettiği bir iş yapıyorsanız etrafınızda yaşanan olaylardan etkilenmemeniz mümkün değil.  Bu ciddi bir takip ve duyarlılık gerektiriyor. Önce bilmek, sonra özümsemek ve sonra yanal bir perspektif geliştirip bu bilgileri bükerek onlardan modern anlatılar oluşturmam gerekiyor. En azından ben işim bu zannediyorum. Müzik durmadan değişiyor. Mizah değişiyor, moda değişiyor, insanları mutsuz eden şeyler değiştiği gibi, insanların mutsuzluk biçimi de değişiyor. Alternatif müzik ya da şiir yazıyorsanız dönemin duygu durumuna hâkim olmalısınız.

Albümün ismi dikkat çekici, nasıl karar verdin?
Ayn Rand’ın Atlas Silkindi romanıyla yola çıktım. Çok sevdiğim bir yazarın, en sevdiğim kitabı. Albümün adının bir şeyler söylemesini istiyordum. Yaptığımız işi neden yaptığımıza dair bir şeyler... Ana akımın dışında bir iş yapıyorsanız yol almanız popüler işlere göre hayli yavaş oluyor. Ben hep popun sağlıklı dozda tüketilmesi gerektiğini düşünürüm. Ana akıma hizmet eden ve kolay dinlenen müziğe olan ihtiyacımız yadsınamaz. Öte yandan yıllar sonra dönüp baktığımız zaman çağın ruhunu tasvir edebilecek yapıtlara da ihtiyacımız var. Bize dayatılan müzik ile arayarak bulduğumuz şarkıların dengesini daha iyi sağlamalıyız. Son yıllarda alternatif müziğin aranan müzik olmasının sebebini bununla bağdaştırıyorum. Kâinat sustu. İnsanlar yeniyi arıyorlar. Plastik düşüncelerden ve maruz kaldıkları basma kalıp işlerden sıkıldılar. Artık müzik dinlemek istiyorlar. Bu albümle biz de bu fikre naçizane bir adım atmış oluyoruz.

Bize bu albümde yer alan şarkıların hangi duygu ve olayların ilhamıyla ortaya çıktığından bahseder misin?
Spesifik bir duygu ya da düşünceden bahsetmek mümkün değil. Albüm bir duygular bütününü oluşturuyor. Geçtiğimiz iki sene içerisinde başıma gelen olaylar ve bu olayların hayatıma olan tezahürü elbette ki albümün içeriğine yansımıştır. Bir büyük kısmı da etrafımda yaşanan olayların başka insanları nasıl etkilediği. Çevremde cereyan eden duygular ve benim bu duyguları anlamaya çalışma girişimim... Şiirde de böyle oluyor. Zaten insan sürekli kendinden bahsedecek olsa seri üretim imkân dâhilinden çıkar. Günlük tutar geçersiniz kenara.

Albümde Ceza ile bir şarkıda düet yapıyorsunuz, bu birlikteliğin perde arkasından bahseder misin?
Ceza benim çok sevdiğim ve hayranı olduğum bir müzisyen. Uzun süredir beraber bir şeyler yapmak istiyorduk, bu albüme kısmet oldu. Kafasının nasıl çalıştığını yakından görme şansına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Terslik Var’ı kısa bir sürede yazıp kaydettik. Eminim ilerleyen zamanlarda birlikte başka işlerimiz de olacaktır.

Sence Kainat Sustu’nun önceki üç albümüne göre en büyük farkları neler?
Zaman. Ben büyüyorum bir kere, 30 yaşına geldim:) Kendimi daha iyi ifade ediyorum. Daha çok şey biliyorum. Her yeni çıkardığım albümde de aşağı yukarı aynı şeyleri söyleyeceğimi zannediyorum. Ben büyüdükçe müzik de benimle birlikte büyüyor, gelişiyor. İlerleyen yıllarda da bu gelişin devam edeceğini düşünmek isterim. Daha iyi yapmayacaksan yapmanın bir manası yok.

Bu albüm için "alternatif müziğe alternatif" yorumları yapılıyor, buna katılıyor musun? Sizce albümün genel havası veya "tarzı" nasıl tanımlanabilir?
Meczup albümünden beri alternatif müzik yapıyoruz. Alternatif bu açıdan rock müzikle karıştırılabiliyor. Sahnede rock çalıyoruz ama kayıtlı şarkılarımızın farklı bir dokusu ve rengi var. Alternatif müziğin de birbirine benzemeye başladığı noktada paradoksal bir sıkıntı yaşarız sanıyorum. Türkiye’de müzik çok iyi bir yere gidiyor. Umarım öyle şeyler yaşamayız. Güven alanımızın çıkabildiğimiz kadar dışına çıkıp üretimizimi buralarda sürdürmeliyiz. Tek tek irdeleyecek olursak Kâinat Sustu’nun içerisindeki parçalar da birbirine alternatif. Farklı türlere adapte edebildiğimiz oturmuş bir sound’umuz var. Bunu korumak durumundayız ama korumak adına geliştirmeyi durdurursak müziğimiz baltalamış oluruz.

Sizin müziğinizle ilgili "tiyatral bir hissi var" diyebiliriz. Bu, sizin de şarkıları kaydederken aklınızda olan bir duygu mu?
Sanat bir taklit meselesi. Yazarken insancıl birtakım duyguları taklit etmeye çalışıyoruz. Kayıt aşaması da bu açıdan taklidin taklidi olmuş oluyor. Bu zaten tiyatronun temel dinamiği değil mi? Keyfim Kaçık Acık neşeli bir parça mesela. Aslında dertleri olan bir adamın yılgınlığını anlatıyor. Adamın keyfi kaçık evet ama söylediği üzere “acık” kaçık. Yani sıkıntı içerisinde olmasına rağmen bağıra çağıra şarkı söyleyen bir adam bu. Söylerken kendinizi bu adamın yerine koyduğunuz zaman anlatının duygu geçirgenliği artmış oluyor.

Şiir yazıyor olman ve şiir kitabı çıkarman, sana beste sürecinde neler katıyor ya da bu özelliğinin beste aşamasında çok faydasını görüyor musun? Yoksa ikisi tamamen farklı disiplinler olarak mı yer alıyor aklında?
Hepsi ne kadar çok okuyup yazdığınızla ilgili. Şiirle ilgileniyor olmak beni sadece lirik yazan bir kimseden daha çok okuyup yazmaya sevk ediyor. Ben ilham meselesine inanmıyorum. Bir şeyler üretebilmek için gün içerisinde saatlerce okuyup yazmam gerekiyor. Bunların çok büyük bir kısmı çöpe gidiyor. Kalan kısmı da ya bir şiir ya da bir beste olarak dışarı çıkıyor. Disiplinli bir biçimde bu kadar yanılarak çalışıp çıkardığınız bir A4 belki de yarısı kadar fikrin kredisinin ilhama verilmesi gücüme gidiyor. Demin 96 sayfayı çöpe atarken neredeydi bu ilham? Birkaç ayrı türde çalışmak sizi daha çok çalışmaya teşvik ediyor. Çok çalışırsanız da istediğiniz her şeyi başarabilirsiniz. Ne kadar sürer bilemeyiz ama.

Son 3-4 yılda dikkat çekici şekilde ortaya çıkan yeni nesil alternatif Türkçe rock akımına bakış açın nedir? Kendini o akımın bir parçası (belki öncüllerinden biri) olarak görüyor musun?
Alternatif müizğin çok iyi bir yerde olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz birkaç sene içerisinde ne kadar çok albüm ve ne kadar çok yeni grup çıktı. Bu grupların birbirine verdiği desteği görmek de beni çok mutlu ediyor. Müziği müzik için yapıyoruz. Muazzam bir çeşitliliğimiz var. Böyle bir döneme denk geldiğim için memnunum. İlk iki albümümüzü kendi imkânlarımızla çıkarmıştık. Şimdilerde yurt içinden ve yurt dışından büyük şirketler Türkiye’de icra edilen alternatif müziği merak ediyor ve ellerini taşın altına koyuyorlar.

Bir yandan da resim yapıyor ve sergi açıyorsun. Yaptığın resimleri nasıl tanımlarsınız, kendine özgü bir tarzın olduğunu düşünüyor musun?
Farklı teknikleri birleştirerek “hybrid” denebilecek bütünler oluşturmaya çalışıyorum. Üniversitede grafik tasarım dersleri aldım. Tabletlere çizdiğim illüstrasyonları kanvaslara basıp yağlı boya, sprey boya, akrilik ve marker’larla renklendiriyorum. Tür olarak sokak ya da karikatür işler ortaya çıkıyor. Bu işlere kendine özgü denebilir.